Bahar aylarında başlayan ve güz sonuna kadar devam eden zaman içinde köyünde bağ, bahçe, sera ve tarlada çalışanlar için tatilin adı yoktur. Fakat kentlerde, fabrika ve diğer üretim alanlarında çalışanlar için haftada bir gün tatildir. Tabii ki olabilirse. Yine de tatil olsun veya olmasın hafta sonları ve tatil günleri çoluk çocuk iple çekilir, dört gözle beklenir. Hafta sonları için planlar, programlar yapılır. Kırda bayırda piknik alanlarına, eş dost ziyaretlerine gidilir.
Kimi çalışanlar için hafta sonları ve tatil günleri çamaşırdır, bulaşıktır, temizliktir. Belki bazıları için tatil pijamaları çekip divana uzanmak, tembellik etmektir.
Geçtiğimiz hafta sonu (27 Mayıs) işim yoktu. Hava güzeldi ve avare şekilde dolaşmak belki en akla yatkın olanıydı. Kuşluk vaki evden çıkıp öylesine cadde ve sokakları arşınladım. Bazen yalnız dolaşmak, birkaç kişiyle gezmekten daha iyi geliyor. En azından birine bağımlı olmuyorsun.
Üçyol’dan Tahsin Soylu Caddesine çıktım. Anamur’da birkaç yıldan beri cadde ve sokaklar hafta içinde olduğu gibi hafta sonlarında da nedense çok tenha. İşin ilginç tarafı etrafta insandan daha çok arabaya rastlıyor ve hayretler içinde kalıyorsunuz. Basın yayın organlarından öğrendiğimiz kadarı ile Anamur’da trafiğe kayıtlı araç sayısı 21.000, ehliyetli sürücü sayısı da 22.000 imiş. Anamur’un toplam nüfusu 63.000’lerde olduğuna göre her üç kişiden birinin araç sahibi olması gerekiyor.
Zaman zaman Anamur şehir içinden geçen D-400 yoluna çıkıyorum. Şehiriçi veya şehirlerarası trafik çok durgun. Acaba bu durum Anamur’a özgü bir durum mu, diye düşünürken; biri Mersin’e, diğeri Ankara’ya olmak üzere şehir dışı gezim oldu. Düşüncem değişmedi. Gezdiğimiz yol güzergâhlarında araç trafiği hissedilir şekilde azalmış. Otobüsle seyahat ederken gelen veya giden şehirlerarası otobüslere bakıyorum. Araçlar on-onbeş yolcuyla yollarına devam ediyorlar.
Tahsin Soylu Caddesine takip ederek, Bankalar Caddesine ulaşıyorum. Oradan Atatürk Anıtına ve etrafındaki dinlenme yerinde oturanlarla selamlaşıyor, inşaatı devam etmekte olan Cumartesi Pazarına çıkıyorum. Çalışmalar hayli kolaylanmış. Ama çevre düzenlemesinin yapılmadığı, yolların tamamlanmadığı, elektrik direklerinin kaldırılmadığı, en sondaki parselde üç beş kişinin çalıştığı gözleniyor. Üstü kapanan yer güzel olmuş. Çok havadar ve püfür püfür esiyor. Sanırım pazarın kurulmadığı günlerde iyi bir dinlenme mekânı olacak. Hatta akşamları gerekli aydınlatmalar yapılırsa düğün nişan gibi etkinliklere açılabilir. Ama inşaatın başlama ve bitme tarihlerini gösteren tabelaya göre çok geç kalmış. Haftanın iki günü eziyet çeken 29 Ekim Caddesi sakinlerinin ve eski pazaryeri çevre esnafının eziyetten ve mağduriyetten kurtulması için işin hızlandırılması lazım.
Buraya kadar gelmişken 23 Nisan Caddesindeki tarihi konak yenileme çalışmalarını görmeden olmazdı. Atatürk Bulvarını takip ederek, Saçkan Kavşağından dönüp 23 Nisan Caddesine ulaştık. Bu cadde gün geçtikçe daha da güzelleşiyor. Yeni ve modern binalar yükseliyor. Konak yenileme çalışmalarında beş altı kişi çalışıyordu. Bir tarafın dış yüzeyi sıvanmış. Çatı yenilenmiş. Ama birkaç ay daha bu çalışmalar devam edecek gibi. Yapılan çalışmalar Anıtlar Kurulu denetiminde yapıldığına göre sanırım tarihi dokuya ve aslına uygun olacaktır. Sonucu hep beraber göreceğiz.
Havanın fazla sıcak olmamasından cesaretlenerek 19 Mayıs Caddesine doğru yürümeye başladım. Ana yolda trafiğin fazla olmamasından, biraz da üşengeçlikten karşıya geçmek için üst geçidi kullanmadık. Sanırım çoğu kişi de kullanmıyor. 19 Mayıs Caddesinde bir taraf tamamlanmış, öbür tarafta yolun parkeleri bitmiş, kaldırım çalışmaları devam ediyor. Çalışmalar burada da biraz yavaş ilerliyor gibi. Her iki taraf da tamamlandığı ve hizmete girdiğinde güzel bir eser ortaya çıkacak. Sabahları ve akşamüzeri yürüyüş yapanların işini çok kolaylaştıracak.
İskele ile Cerenleri birbirine M. Akif Ersoy Caddesine kadar uzanıyorum. Burada da parke ve kaldırım çalışmaları yapılıyor. Kimi yerler bitmiş ve güzel olmuş. Yaz aylarında çok işlek olan bu caddede çalışmaların en azından okulların tatil olacağı Haziran ortalarına kadar bitmesi lazım. Yoksa insanlar hayli eziyet çekecek gibi.
Yolumuzun üzerinde belediyenin sosyal tesis inşaatı var. Ama oraya gitmiyoruz. Geriden kaba inşaatı ve dış sıvalarının tamamlandığı görülüyor.
İskele, her zaman olduğu gibi yine kalabalık. Ar-GE ucubesi nispeten kaldırılmış. Ama hala kalıntılar var. Onların da bir an evvel kaldırılması lazım. Çay bahçeleri belli bir düzene girmiş. Eski kırık dökük halinden kurtulmuş. 2009 yılında hizmete açılan Dragon Parkına merhum KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın adı verilmiş. Parkın girişinde merhum Denktaş’a ait bir şiir yerleştirilmiş. Tatil gününü fırsat bilen bazı aileler ve gruplar kamelyaları doldurmuş piknik yapıyorlar. Kimi aileler de çimlerin üzerine kilim, battaniye gibi şeyler serip çoluk çocuk oturmuşlar çay içip, sohbet ediyorlardı. Parkın kimi yerlerinde bakım çalışmaları yapılmış, kimi yerler bakım bekliyor. Park ile deniz arasında birkaç tane büfe yerleştirilmiş. Bize göre pek hoş olmamış.
İskele’den dönerken yine yürümeyi tercih ettik. Apollo Garden bitişiğindeki Luna Park büyük küçük çocukların uğrak yerlerinden biri olmuş. Yol kenarındaki tahliye kanalının kimi yerlerinde sivrisinek sürüleri uçuşuyor. Herhalde bu sinek sürüsü akşamları da çevredeki insanları ısırıp rahatsız ediyordur.
Turu tamamlayıp eve geldiğimizde zaten akşam çoktan olmuştu. Bir Pazar günü Anamur’u böyle gördük.
Bu haber 2671 defa okunmuştur.