MHP’nin 4 Kasım 2012 tarihinde yapılacak büyük kurultayına sayılı günler kaldı. MHP Genel Başkanlığa aday bolluğu yaşandığı bu kongrenin çok canlı, hareketli ve bir o kadar sancılı geçeceğini söylemek mümkün.
2009 yılında yapılan büyük kurultaya Sayın Devlet Bahçeli tek aday olarak katılmış, istediği sonucu hiç zorlanmadan çıkarabilmişti. Ancak bu defa MHP Genel Başkanlığı koltuğu için çok sayıda adayın ortaya çıkması ve bazı adayların aylar öncesinden yollara düşüp taraftar toplamaya çalışmasını önemli bir gelişme olarak görmek gerekiyor.
Basın yayın organlarından takip edebildiğimiz kadarı ile her ne kadar MHP Genel Başkanlığı için çok sayıda aday ortaya çıkmışsa da asıl yarışın Sayın Dr. Devlet Bahçeli ile Trabzon milletvekili Sayın Koray Aydın arasında yaşanacağı anlaşılıyor.
MHP üç tüzüğüne göre illerden seçilen üst kurul delegeleri, milletvekilleri, MYK üyeleri yapılacak seçimlerde oy kullanacak. Her ilin delege sayısı son seçimde alınan oyun milletvekili sayısının iki katına (1100) bölünmesiyle bulunan katsayıya (5070) o ilden alınan oy toplamının bölünmesiyle bulunuyor. Buna göre Mersin’in seçeceği üst kurul delegesi 223000/5070) 43 oluyor. Anamur’a (11000/5070) 2 üst kurul delegesi düşüyor. Yani yerel anlamda, MHP 10. büyük kurultayında Anamur'u iki üst kurul delegesi temsil etmiş olacak.
Bazı gözlemcilere göre, büyük kurultayda oy kullanacak delegelerden 500 kadarı Sayın Bahçeli’yi destekliyormuş. Sayın Koray Aydın’ın 300 delege desteği olduğu söyleniyor. Geri kalan 500 delegenin ise hangi tarafı destekleyeceği konusunda renk vermiyor, tarafsızlığını koruyormuş. O zaman MHP’nin 10. büyük kurultayında bütün kavga tarafsızlığını koruduğu iddia edilen 500 delege üzerinde yoğunlaşacak gibi.
Ramazan ayından beri iki üç MHP’li nerede bir araya gelse, konu hemen MHP Genel Başkanlığı yarışına gelip dayanıyor. Bu bir araya gelişlerde Bahçeli ile devam edilmesinden yana olanlar tavır koyanlar oluyor, Bahçeli ile bu iş olmaz diyenler çıkıyor. Ama bu görüş ayrılıkları kırgınlığa küskünlüğe neden olmuyor.
Yakın zamanlarda yerel anlamda partinin çeşitli kademelerinde görev almış bazı kişilerle konuşuyoruz. “MHP tabanı değişimden yana olur, ama delege Bahçeliye oy verir.” diyenler var. “1997 kongresinde 54 il teşkilatı ve 900 delege Tuğrul Türkeş’e destek açıklaması yapmış, ama sandıktan Bahçeli çıkmıştı” diyenler var. “Bekleyelim son bir iki hafta içinde ne olup olmayacağı ortaya çıkar.” diyenler var.
O bakımdan medyada genel merkeze destek anlamında yapılan açıklamaların veya bir aday adına destek açıklamalarının pek fazla anlam ifade etmediği, delegenin kongre salonundaki havaya göre hareket edeceği gibi bir durum ortaya çıkıyor.
MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’yi ilk olarak 1998’de Anamur Atatürk Anıtında düzenlenen miting sırasında dinlemiştim. O zaman da Bahçeli yine avazının çıktığı kadar bağırarak konuşuyordu. Hala aynı şekilde ve aynı tempoda konuşmaya devam ediyor. Çok uzun cümleler kuruyor. Konuşma uzadıkça ilgi yok olup gidiyor. Bazı yerlerdeki konuşmalarına bakıyorum kâğıttan okuyor, okurken kekeliyor.
Anamur’daki bu konuşmadan sonra Ankara’da yapılan 2009 büyük kurultayında yeniden dinledim. Bu defa bir güzel bir konuşma yapmış ve izleyenlerin gönlünü fethetmesini bilmişti.
2011’de Anamur’u ziyareti sırasında Anamur Belediyesi balkonundan yaptığı konuşmayı izledim. 2011 Milletvekili seçimleri öncesinde Mersin’de bir kere daha dinledim. Bu sene 25 Mayıs’ta MHP Genel Merkezinde 500-600 kişinin katıldığı bir toplantıda dinledim. Erdemli Türkmen Şenlikleri sırasında kürsünün hemen yakınlarında yeniden dinledim.
İşin doğrusu Sayın Bahçeli’nin Anamur Atatürk Anıtı yakınlarındaki konuşması ve 2009 büyük kurultayı haricindeki diğer konuşmalardan hiç zevk almadım. Zira hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor. Kitleleri coşturacak, harekete geçirecek bir işaret göremiyorum. Demek ki zorla güzellik olmuyor.
Çevremde konuştuğum çoğu kişi, Sayın Bahçeli’nin kişiliğine, devlet adamlığına toz kondurmuyor. Yerden göğe kadar haklılar. Gerçekten Bahçeli günümüz devlet adamları arasında “devletim ve milletim sonra partim” diyebilen ender şahsiyetlerden biri. Ama buna rağmen, Bahçeli ile MHP’nin gelebildiği oy oranı 1999’da %18, 2002’de %8,5, 2004 %10,1, 2007’de %14, 2009’da %16 ve 2011’de %13’dür.
Demek ki vatandaşın MHP’ye ilgisi Bahçeli ile bu kadardır. Seçmen seçim zamanı ne yapıyor? İkbali ya AKP’de arıyor, ya da CHP’ye gidip oyunu kullanıyor.
Aslında bu durumda şaşılacak bir şey yoktur. Zira 1980’lerden beri getirilmek istenen iki partili bir yönetim sisteminde MHP gibi bir partiye asla yer yoktur.
MHP’nin, Bahçeli ile veya bir başkasıyla hiç fark etmez, büyük kurultay öncesi ve sonrasında ilk ele almaları ve çözmeleri gereken konu, “seçimlerde vatandaşın neden MHP’ye oy vermediklerini” aramak ve bulmak olmalıdır. Bundan sonra yapılacak kongrenin bir adı ve anlamı olacaktır. Yoksa yapılacak değil 10. kongre 20, 30 kongre yapılsa da önemi olmayacak.
Bu haber 3246 defa okunmuştur.