Anamur madenleri ilgi bekler…
Anamur’un dünü, bugünü ve geleceği ile ilgili yazılarımıza madenler ile devam edelim. Anamur madenleri ve işletilmesinden söz etmeden biraz tarihi gerçekleri gözden geçirelim. Zira dün neler olup bittiğini bilmeden, tarihi süzgeçten geçirmeden bugünleri anlamak mümkün olmaz.
9 Eylül 1922’de düşmanın İzmir’de denize dökülmesiyle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı sonrasında, 1923’de imzalanan Lozan Antlaşması, genç Türkiye Devleti için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Ve 29 Ekim 1923’de, hür ve bağımsız, milli hâkimiyet esasına dayalı Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Bu vesile ile Cumhurbaşkanı Erdoğan Lozan Antlaşmasının yıldönümünde yaptığı açıklamalarda “Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyetinin tapusudur.” diyerek, Lozan Antlaşmasının önemini vurgulamıştır.
1914-1918 arasında yaşanan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devletinin tasfiyesi ve topraklarının büyük bir bölümünün galip devletler arasında bölüşülmesi ile sonuçlanmıştı. Mondros Ateşkes Antlaşması ve sonrasında zorla kabul ettirilmeye çalışılan Sevr ile Türk halkı, Anadolu’nun kıraç ve geri kalmış üçbeş vilayetine hapsolunmak istenmişti.
30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasına göre İtilaf Devletleri güvenlikleri açısından gerekli gördükleri yerleri işgal edebileceklerdi. Buna bağlı olarak, Mersin, Adana, Osmaniye, Hatay, Maraş ve Gaziantep, Şanlıurfa vilayetleri İngiliz ve Fransız askeri tarafından işgal edildi. Ancak Anamur çevresi bu karanlık dönemde düşman işgali görmeyen şanslı bölgelerden biridir. Buna rağmen yokluğu, yoksulluğu, acıyı, cefayı yüreğinde hissetmiş, kurtuluş savaşında her türlü fedakârlıktan geri durmamış, malıyla, kanıyla, canıyla mücadele etmiştir.
Anamur ve çevresi düşman işgaline uğramamış dedik. Ancak 1800’lü yıllardan sonra Anamur madenleri ve orman varlıklarının işletilmesinin yabancı devletlere bırakıldığını görüyoruz. Bu konuda araştırmacı ve eğitimci yazar, Dr. Mustafa Erim tarafından yayınlanan “Osmanlı Belgelerinde İçel Sancağı Anamur Kazası” adlı kitapta, Anamur maden yataklarının Fransız vatandaşlarına devredilmesine ilişkin olarak bolca yazışma örnekleri görmek mümkün.
Daha önce sözünü ettiğimiz, Baltalimanı Antlaşması ile İngiliz vatandaşlarına tanınan ayrıcalıklar, daha sonra çoğu Avrupa ülkesine de tanınmıştı. 1923 Lozan Antlaşmasına kadar olan Osmanlı arşiv kayıtlarına göre Anamur’un zengin maden yataklarının işletilmesi, yerli, yabancı kim olursa olsun alınıp, Fransız vatandaşlarına verilmiş. Anamur’daki maden yatakları Fransız vatandaşları ve ortakları tarafından işletilmiş, üretilen değerli madenler deniz yoluyla başka ülkelere ihraç edilmiş.
Merhum Vehbi Koç’un hayatını anlatan “Hayat Hikâyem” isimli kitapta, Anamur madenlerinin işletilmesiyle ilgili bilgiler ver alır. Eğitimci yazar Gazi Mert’in Anamur halk oyunlarının hikâyelerini anlatan kitabında Anamur madenleri anlatılır.
Bazı yerel kaynaklardan öğrendiğimize göre, Demirören’de (Melleç) çıkarılan madenler dekovil hatlarıyla deniz kıyısındaki iskeleden gemiye yüklenmiş yurt dışına çıkarılmış. Anamur-Ermenek yolu üzerinde Pınarlar mevkiindeki ocaklardan çıkan maden yine dekovil yoluyla Bozyazı’daki Yoğunduvar iskelesine gelmiş ve işlendikten sonra yurtdışına çıkarılmış. Anamur’un Kalınviran (Kalınören) civarındaki madenin işletilmesi için bazı işlemler, yazışmalar yapılmış. Anamur Deniz Feneri ile Kaledran (Anıtlı) arasında deniz kıyısında zengin demir madeni yataklarının olduğu, Kükür Köyünün Tepesidüz denilen yerde zengin maden yatakları olduğu, ulaşımı zor oluğu için işletilemediği, yine Kılıç Köyünde zengin maden yataklarının olduğu vurgulanıyor.
Şimdi… Osmanlı Devletinin o bunalımlı döneminde, işletilmeye değer bulunup, yabancılara imtiyazları bile verilen Anamur madenlerinin günümüzde, işletilmeyip, yeraltında unutulup gitmesinin mantıklı bir açıklaması yoktur. Ülkenin pek çok yerinde olduğu gibi Anamur’da da zengin maden yataklarının işletilmemesinin bir gerekçesi varsa bilmek, öğrenmek istiyoruz.
Bu haber 1614 defa okunmuştur.