Bir üniversitede görev yapan hoca, yapmak istediği bir araştırma için sakin bir yer arar. Gazetelerden, televizyondan, telefondan uzak bir köye yerleşir. Sabahleyin katlığında bir sorunu vardır. Araştırma yapmak üzere yerleştiği evin önünde köyün çocukları kavga gürültü oyun oynamakta, hocayı rahatsız bırakmamaktadırlar. Hoca bir gün bekler, iki gün bekler. Gürültü aynı şekilde devam etmektedir. Bu arada araştırmasına başlayamaz. Ne yapacağını düşünüp dururken aklına bir fikir gelir ve hemen uygulamaya geçer.
Sabah olur çocuklar, yine kavga gürültü oyun oynamak için meydanda toplanır. Yanlarına gider, hal hatır sormalarından sonra, çocukların hepsinin duyacağı şekilde teklifini yapar. Teklif çok basittir. Evinin etrafında gürültü yapan her çocuğa 5 lira verecektir. Bununla da kalmaz çocukların her birine çıkarıp 5’er lira verir.
Bu uygulama bir hafta, on gün devam eder. Ama her gün çocuklara daha az para vermeye başlamıştır. Her çocuğa ödenen paranın gün geçtikçe azalmasıyla çocukların sayısı gittikçe azalmıştır. Hoca bulabildiği çocuklara neden gelmedikleri ve evinin etrafında oyun oynamadıklarını sormuş. Çocukların bazıları parayı az bulduklarından gelmediklerini, hatta geri kalanların da para miktarı artmazsa bir daha bu taraflara gelmeyeceklerini öğrenmiş. Aklı sıra çocuklar bu şekilde davranarak hocaya iyi bir ders vermeyi düşünmüşler. Hoca üzülmüş gibi yapıyor, ama bir taraftan da içinden kıs kıs gülüyormuş. Bir süre sonra çocuklardan kimse gelmez olmuş. Bu arada hoca araştırmasını tamamlayıp okuluna dönmüş.
Etrafınıza iyi bakın. Benzer olaylara rastlayacaksınız. Geçen yıl 9,5 milyon yeşilkartlı olduğu söyleniyordu. Bu sene yapılan incelemeler sonucu çoğu yeşilkartın haksız kullanıldığı ortaya çıkmış. Yeşilkartları iptal edilenlerin tavrının ne olacağı kamuoyu şirketleri tarafından bir araştırma konusu yapılmalı.
Önümüzde bu sene olmazsa gelecek senelerde yapılacak seçimler var. Cumhurbaşkanlığı var, belediyeler var, milletvekilliği seçimleri var. Bu nedenle iktidarın yiyecek ekmeğe muhtaç bıraktığı insanları kaybetmemesi ve desteklerinin devam etmesini bir şekilde sağlama almalı. Ondan sonra yola çıkmalı. Bu artık cezaevindeki mahkûmların salıverilmesi mi olur, teşvikler mi olur, yoksa sosyal yardım adı altında para dağıtma mı olur karar vermeli. Yoksa yapılacak ilk seçimlerde gününü kurtarma derdine düşmüş insanların eyvallahı olmaz. Adamı yüzüstü bırakır giderler. Sonra bakmışsınız ne karizmanız kalmış, ne ustalığınız kalmış? Rezil kepaze olur gidersiniz.
Bu sene memurlar ve memur emeklileri maaş artışlarıyla tanışamadılar. Gerekçe çok basit. 12 Eylül 2012 halkoylamasında memurlara toplu sözleşme hakkı tanınmış ve hükümetin bütçede maaş artışları ile ilgili bir düzenleme yapma hakkı ortadan kalkmıştı. Ancak aradan geçen bunca zamana rağmen memur sendikalarını ilgilendiren toplu sözleşme yasası meclisten ancak geçebildi. Artık maaş artışları hükümet ile sendikaların pazarlıklar ve kamu görevlileri hakem heyetinin vereceği karara bağlıdır.
2011 yılı sonuçlarına göre ülkemizde 1.874.545 memur çalışmaktadır. Bunların 1.195.102 kişisi bir sendikaya üyedir. Sendikaların üye sayıları da şu şekilde gerçekleşmiş. Memursen 515.375, Kamusen 394.497, Kesk 232.083, Kamuiş 26.442, Bağımsız 15.450 ve Bask 3627. Bütün sendikaların üye sayısı çalışanların Sanırım Memurse'nin üye sayısı dikkatinizi çekmiştir. Memursen iktidar ile aynı çizgide hareket eden ve genel başkanları Ahmet Gündoğdu’nun deyimi ile menfaati olanların, çıkarı olanların, hatta bir öğretmenin deyimi ile işbirlikçi sendikadır. Demek ki ülkemizin memur kesimi bu kadar çıkarının peşine düşmüşse ülkenin içinde düştüğü durumu bir kere daha oturup düşünmek gerekiyor.
Bu şartlar altında 2012 başından beri maaş artışı bekleyen memur ve emeklilerin, maaş ve özlük hakları için yapacakları toplu görüşmelerde Memursen’den 9, Kamusen’den 4, Kesk’den 2 üye ve Ahmet Gündoğdu başkanlığındaki heyeti çaba harcayacak. Ama Memursen gibi hükümet ile aynı çizgide faaliyet gösteren bir sendikanın üyelerinin çoğunlukta olduğu heyetten fazla bir şey beklememeli. Hatta yeni oluşan yapısı ile kamu görevlileri hakem heyetinden de fazla umutlanmamak lazım.
Olacağı söyleyelim. Hükümet neyi takdir etmiş, ne vermeyi planlamışsa daha açık bir ifade ile Başbakan Erdoğan ne buyurmuşlarsa o olacaktır. Gerisine boş laf derler.
Bu haber 2851 defa okunmuştur.