gazete anamur
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı


Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Sponsor Alanı


EN ÇOK OKUNANLAR

Dost Siteler

HAVA DURUMU

ANAMUR

Saat

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 7  
»Bugün 1034  
»Toplam 15042004  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.15.6.77
» Bu sitemizi ziyaretiniz

SALGIN CAN ALMAYA DEVAM EDİYOR

Hüseyin SİNASİ

28 Ekim 2020, 16:51

Hüseyin SİNASİ

     SALGIN CAN ALMAYA DEVAM EDİYOR                    

       Korona salgını dünya genelinde ve ülkemizde, yayılmaya, bulaşmaya ve insanlığı tehdit etmeye devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde tespit edilen vaka sayısı 37 milyon 425 bin, ölenlerin sayısı 1 milyon 200 bindir. 28 milyon hasta iyileşmiş, halen tedavisi devam eden 8 milyon 200 bin kişidir. Ülkemizde yayınlanan son verilere göre, vaka sayısı 334 bin, ölenlerin sayısı 8 bin 800, iyileşenler 282 bin, aktif vaka sayısı 32 bin civarındadır. Öbür taraftan salgının ilk ortaya çıktığı Çin’de hastalık önlenmiş veya durum kontrol altında görünürken, Avrupa ülkelerinde vaka sayıları tekrar artmaya başlamıştır. Salgının ilk aylarında alınan tedbir ve kısıtlamaların geri gelebileceği konuşulmaktadır.

       Salgın hastalıklar, savaşlar ve doğal afetler gibi tarihin akışını değiştiren en önemli etkenlerden biridir. Zira nice büyük uygarlık, imparatorluk, krallık ve devlet, kuraklık, deprem, sel ve su baskınları, hastalıklar nedeniyle yeryüzünden silinip gitmiş, milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir.

       Tarihi kaynaklara göre, salgın hastalık, doğal afet ve savaşların ilk kurbanları genellikle yaşlılar, çocuklar, hastalar, yardıma ve bakıma muhtaç olan kimselerdir. Fakat bir yıldır insanlığın başına bela olan yeni tip korona covid-19 salgınının genel özelliği, zengin-fakir, genç-yaşlı, kadın-erkek gibi bir ayrım gözetmemesidir. Virüs bulaşmak için uygun bir ortam bulduktan sonra, süper güç olmanız, büyük devlet olmanız, devlet başkanı, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, belediye başkanı, parti genel başkanı, din adamı, doktor, mühendis, öğretmen, memur olmanız fark etmiyor. Eğer virüs bulaşmış ve bünyeniz direnç gösteremiyorsa alıp götürüyor.

       Ekim ayı ortalarındayız.  Ülkemizde ilk vakanın ortaya çıktığı 11 Marttan bugüne kadar olan gelişmeleri gözden geçirdiğimizde şöyle bir manzara ile karşılaşıyoruz.  Mart, Nisan ve Mayıs aylarında alınan çok sıkı tedbirlere ve kısıtlamalara rağmen daha çok vaka tespit edilir, insanlar arasında korku ve panik kol gezerken, bugünlerde eskisi kadar korkmuyor, panik yapmıyor. Elbette getirilen yasaklara ve kurallara sırf ceza yememek adına uymaya çalışıyor. Bu noktada insan ister istemez bazı şeyleri sormadan edemiyor. Salgının ilk başladığı aylarda bunca sıkı tedbir ve kısıtlamalara rağmen günlük vaka sayısı 4000-5000 iken, günümüzde çoğu yasak ve kısıtlamalar olmadığı halde neden 1500-1800 aralığında dolaşıp duruyor?

       Anamur ve Bozyazı’da geçtiğimiz Haziran ayına kadar korona virüs vakasına rastlanmazken, şimdilerde en yakından tanıdıklarımızın bile testlerinin pozitif çıkmaya, tedavi görmeye başladığını duyuyoruz. Elbette can kayıpları da yaşanıyor. Salgın yüzünden hayatını kaybedenlere üzülüyor, iyileşenlere de seviniyoruz. Bu vesile ile ölenlere tanrıdan rahmet, yakınlarına sabır, tedavisi devam edenlere acil şifalar diliyor, herkesi maske, mesafe ve temizlik kuralına uymaya davet ediyoruz.

       Çevremizde karşılaştığımız kişilerin virüslü, hasta olup, olmadığını bilemiyoruz. Zira hiçbir hastalık belirtisi göstermediği halde çevremizde virüs taşıyıcısı olan çok fazla kişi olduğu söyleniyor. O nedenle dikkat etmek gerekiyor. Elbette alınan bütün tedbir, dikkat ve özene rağmen hastalığa yakalanmak da mümkün. O zaman da tedavi koşullarını yerine getirme gereği ortaya çıkıyor. Bu süreç hastalığın etkili bir ilacının, aşının ortaya çıkması, virüsün değişikliğe uğraması ve insan vücudunun bağışıklık kazanmasına kadar devam edecek gibi görünüyor.

       Salgının tedavisinde kullanılabilecek aşı ve ilaç için birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de çeşitli çalışmalar yapılıyor. Umarız bu çalışmalar olumlu sonuçlanır ve bu salgın tehdit unsuru olmaktan çıkar. Ama aşı çalışmalarında ülkeler ve şirketler arasında bazı hoş olmayan işlerin döndüğünü görüyor ve   üzülüyoruz. Keşke insanlık küresel emperyalizme, sömürüye kurban edilmese, geliştirilen ilaç veya aşı herkesin ortak malı olabilse. Ama olmuyor, olamıyor.

                                                               Hüseyin ŞİNASİ

Bu haber 2717 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı


SON HABERLER

Sponsor Alanı

 

Son Dakika Haber

Sponsor Alanı

 

Her Hakkı Saklıdır - 2012 (Fatma ARIKAN)
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Gazete Anamur