7 Haziran 2015 Pazar günü yapılan 25. dönem milletvekilliği genel seçimlerinin resmi sonuçları YSK tarafından resmi gazetede yayınlanıp ilan edilmesinden sonra yeni bir süreç başladı. 23 Haziran 2015 Salı günü TBMM en yaşlı üye Antalya Milletvekili Deniz Baykal başkanlığındaki geçici başkanlık divanı oluşturularak yemin törenine geçildi. Bu vesile ile yeni seçilen veya tekrar seçilen milletvekillerimize başarılar diliyor, çalışma ve gayretlerinin milletimize ve devletimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Gerçekten, ülkemiz en kritik seçimlerinden birini gerçekleştirdi. Sandıktan, seçime katılan her parti için olumlu veya olumsuz mesajlar çıktı. Bize göre bu seçimin en olumlu tarafı, önemli bir iç karışıklık, çatışma yaşanmamış olmasıdır. Buna karşılık bu seçimin en olumsuz tarafı seçime katılan partilerin, eşit ve adil şartlarda yarışmamış olmasıdır. Seçime katılan AKP, CHP, MHP devlet yardımı almış, HDP görünür görünmez pek çok kaynaktan beslenmiş, geri kalan partiler ise adayların kendi imkanları ile kampanya yürütmeye çalışmışlardır. Bir tarafta tüm medya organlarını sonuna kadar kullanabilen zengin partiler, diğer tarafta medyanın insafına kalmış partiler. İşte bu bakımdan ortaya çıkan sonuç, millet iradesini yansıtmaktan uzaktır.
Seçimin üzerinden neredeyse üç hafta geçti. Seçim sonuçları çeşitli ortamlarda tartışılmaya, yorumlanmaya, değerlendirilmeye devam ediliyor. Bu değerlendirmelere ışık tutması bakımından bazı bilgileri sizlerle paylaşmayı uygun bulduk.
2011 ve 2015 seçimlerine ilişkin, seçmen sayısı, seçime katılma oranı, kullanılan oy sayısı ve geçersiz sayılan oy sayılarını özetleyerek başlayalım.
2011 yılında yaklaşık 50,4 milyon olan seçmen sayısı, 2015 yılında 6,2 milyon artmasıyla birlikte 57,3 milyon seçmen sayısına ulaşmıştır.
2011 seçiminde katılım oranı %85,4 iken, 2015 yılında %1,4’lük bir düşüşle %84'e gerilemiştir.
2011 yılında kullanılan oy sayısı 43 milyon iken, 2015 yılında 4,5 milyon artışla 47,5 milyon seçmen sandığa giderek oyunu kullanmıştır.
2011 yılında geçersiz sayılan oy sayısı 950 bin iken, 2015 yılında 350 bin artarak 1,3 milyona ulaşmıştır.
Şimdi hangi parti kaç oy aldı? Kazanan kim, kayıp eden kimler oldu, anlamaya çalışalım.
AKP;
2011 genel seçimlerinde yaklaşık 21 milyon 400 bin oy almış, 327 milletvekili çıkarmıştı. Oy oranı olarak %49.84 etmekteydi. 2015 genel seçimlerinde ise yaklaşık 2 milyon 500 bin oy kaybıyla 18 milyon 900 bin oy sayısına düşmüş, 258 milletvekili çıkarmıştır. Oy oranı ise %40.71 etmektedir.
AKP'nin oyları 2 milyon 500 bin azalmasının sonucu olarak 69 milletvekili kayıp etmiş, oy oranı olarak %9.13 gerilemiştir. AKP 85 seçim bölgesinde de (Ankara-3, İstanbul-2,İzmir-2) oyunu bir oy dahi arttıramamıştır.
2011 seçimlerinde 66 ilde birinci gelen AKP, 2015 seçimlerinde 10 ilde birinciliği kayıp ederek 56 ilde birinci gelebilmiştir AKP'nin kayıp ettiği %9.13'lük oy oranın %6.48'i HDP’ ye, %3.42'si ise MHP'ye gitmiştir. Dolayısıyla HDP'nin barajı aşmasındaki en büyük katkı AKP’li seçmenden gelmiştir.
CHP;
2011 genel seçimlerinde yaklaşık 11 milyon 150 bin oy almış, 135 milletvekili çıkarmıştı. Oy oranı olarak %25.98 etmekteydi. 2015 genel seçimlerinde ise yaklaşık 452 bin oy artışıyla 11 milyon 602 bin oy sayısına ulaşmış, 132 milletvekili çıkarmıştır. Oy oranı ise %25.06 etmektedir.
CHP oylarını 452 bin arttırmasına rağmen 3 milletvekili kayıp etmiş, oy oranı olarak %0.92 gerilemiştir. CHP'nin 2011 genel seçimlerinde aldığı oy ile 2015 seçimlerinde aldığı oy neredeyse aynı. Artan seçmen sayısına rağmen oylarını fazla arttıramayan CHP, HDP’ ye kayan yaklaştık 1 milyon civarında ki oya engel olamamıştır.
MHP;
2011 genel seçimlerinde yaklaşık 5 milyon 600 bin oy almış, 53 milletvekili çıkarmıştı. Oy oranı olarak %12.9’dur. 2015 genel seçimlerinde ise yaklaşık 1 milyon 900 bin oy arttırarak 7 milyon 500 bin oy almış, 80 milletvekili çıkarmıştır. Oy oranı ise %16,4 etmektedir. MHP'nin oyları 1 milyon 900 bin artmasıyla 27 milletvekili daha fazla çıkarmış, oy oranını %3.42 yükselmiştir. MHP 2011 seçimlerinde 34 ilden 53 milletvekili çıkarırken, 2015 seçimlerinde ise 47 ilden 80 milletvekili çıkararak küçümsenmeyecek bir başarıya imza atmış ve meclisin kilit partisi olmuştur.
HDP;
Dönemin BDP'sinin bağımsız adaylarla girdiği 2011 genel seçimlerinde yaklaşık 2 milyon 800 bin oy almış, 35 milletvekili çıkarmıştı. Oy oranı olarak %6.57 etmekteydi. 2015 genel seçimlerinde ise yaklaşık 3 milyon 250 bin oy artışıyla 6 milyon 50 bin oy alarak 80 milletvekili çıkarmıştır. Oy oranı ise %13.1’dir.
HDP'nin oyları 3 milyon 250 bin artarak 45 milletvekili daha fazla çıkarmış, oy oranı artış %6.48’dir. HDP'nin arttırdığı bu %6.48 oy oranının, %5.71'i AKP'den, %0,77'si CHP'den gelmiştir. Bu seçimin en büyük kazananıdır.
Özetlemek gerekirse;
Ak Parti, seçim kampanyasında devletin tüm kurum ve kuruluşlarını kullanmasına rağmen başarısız olmuş, “Başkanlık sistemi” ve “Yeni Türkiye” gibi söylemlere veda etmek zorunda kalmıştır.
Bu seçim döneminde, CHP, ne başarılı, ne de başarısızdır. Yerinde saymış, ne bir adım ileri, ne de bir adım geri gidebilmiştir. Ortaya çıkan hazin tabloya göre; öyle veya böyle bir koalisyona ve hükümete girmeye mecburdur. Nitekim küresel sermayenin uzun zamandır bir AKP-CHP koalisyonu dedikodusu yaygındır. Bu konuda AKP ile gizliden gizliye pazarlıklar yaptığı çoğu kişinin bildiği şeylerdir.
Bir ABD projesi olan HDP'nin barajı aşmasındaki en büyük etken, Ak Parti hükümetlerinin yanlış politika ve uygulamalarıdır. Elbette HDP’yi masum ve mağdur gösteren tüm medya ve basın organları bu ABD projesine öyle veya böyle katkıda bulunmuştur.
Bize göre HDPnin barajı aşması, bir siyasi partinin seçim başarısından ziyade, içeriden ve dışarıdan ortaklaşa yürütülen büyük bir operasyonun kaçınılmaz sonucudur. Sinsice hazırlanan tuzak başarı ile uygulanmış ve sonuca ulaşılmıştır. BOB uygulamaları, çözüm veya barış süreci adı altında yürütülen hain plan ve tuzaklar HDP’nin zaferiymiş gibi gösterilmektedir.
Geçmişte yaşanan Habur rezaleti, Oslo Görüşmeleri, İmralı-Ankara-Kandil gidip gelmeleri, mektup, mesajlar, açıklamalar, Dolmabahçe Sözleşmeleri gibi paslaşmalar, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da devletin bilerek veya bilmeyerek etkisiz kılınması, askerin, polisin elinin kolunun bağlanması, eli kanlı teröristlerin gerek şehir merkezlerinde gerekse kırsal alanda kurduğu baskı ve yıldırma politikası böyle bir sonucun ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Doğu ve Güneydoğuda seçim güvenliği yoktur. Halk korku ve baskıyla sandık başına gitmiş veya sandığı gitmeden oylar toptan kullanılmıştır. Sonra da çıkıp HDP’nin başarısından zaferinden söz edilmektedir. Ne yazık ki bu durum hiçbir parti ve devlet kurumu tarafından dile getirilmemektedir.
Bu haber 1612 defa okunmuştur.