Anamur coğrafi olarak Türkiye’nin en güneyinde, Mersin’e bağlı bir ilçedir. Anamur’un doğusunda Bozyazı, batısında Antalya-Gazipaşa, kuzeyinde Karaman-Ermenek ilçeleri ile güneyinde Akdeniz ile komşudur. Anamur şehir merkezinin doğusu, batısı, kuzeyi dağlık, güneyi deniz arasında sıkışıp kalmış bir havzadır. Anamur’un iki önemli akarsu kaynağı vardır. Bunlar Torosların eteklerinden bir yeraltı akarsuyu olarak çıkıp, Mamure Kalesinin batısından denize dökülen 35 km uzunluğunda Dragon çayı (Kocaçay), Anamuryum antik kentin doğusunda denize dökülen Sultan çayıdır.
Anamur ile Gazipaşa’yı ayıran Anıtlı çayı (Kaledran), Demirören köyünde Melleç deresi, Aşağı ve Yukarı Kükür köylerinden geçen Gökçesu deresi diğer akarsu kaynaklarıdır. Ayrıca kentin kuzey taraflarından başlayıp ovaya doğru devam eden, eskilerin içme, sulama amaçlı kullandığı irili ufaklı pınar ve dereler bulunur. Şehir içindeki bu derelerin ve pınarların üstü yerel yönetimler tarafından beton kanaletler ile kapatılmış, kent içindeki bölümü cadde ve sokaklara, hatta binalara dönüşmüş, görünmez, bilinmez hale gelmiştir.
Anamur’un doğusunda Azı tepe, batısında Yalçı ve Kargagedik Tepeleri denize dik birer yamaç olarak uzanır. Azı tepenin denize uzandığı yerde Pullu, Dikilitaş kamp ve piknik alanları, denizi, ormanı ve doğal yapısı ile her mevsim halkın ilgisini çeken yerlerdir. Pullu kamp ve piknik alanından sonra sizi denizle iç içe Mamure Kalesi karşılar. Kargagedik tepesinin denize uzandığı noktada, Anamur Burnu ve Anamuryum antik kenti bulunur.
Eskilerin Çorak dedikleri kent merkezinde bulunan Ata tepe veya Top beleni, ferah, havadar ve çok güzel bir seyir ve teras alanıdır. Ata tepenin alt kısımları Anamur kaymakamlığı ve merkez mahallelerinin bulunduğu yerlerdir. Halk arasında çorak, susuz, taşlık kayalık, bir şey bitmeyen arazi demektir. Demek ki 1860’lı yıllarda, Anamur’da etkin olan çevreler, kaymakamlık için böyle kurak, kıraç araziyi uygun bulmuş ve yerleştirmişler.
Denizden yüksekliği 150-200 metre olan Ata tepe’ye çıkıp, artık naylon denizi haline gelmiş Anamur Ovasını, Akdeniz’in maviliklerini ve Kıbrıs’ı çıplak gözle izlemek mümkündür. Öte yandan yüksekliği 700-800 metre olan Azı tepe’nin de çok güzel bir havası ve manzarası vardır. Kentin kuzeyinde Torosların bir devamı olan Haydar Dağı, Alamos Dağı, Naldöken Dağları yer alır.
Anamur Ovası, Mamure Kalesi ile Anamuryum Antik kenti arasında, Dragon çayı, (Kocaçay) Sultançayı ve derelerin binlerce yıldır tepeliklerden sürükleyip getirdiği alüvyonlu, bereketli topraklardan, sulama kanal ve kanaletlerden oluşur. Kentin yamaçlarından ovaya doğru akan irili ufaklı birçok derenin oluşturduğu bataklıklar ve göller, açılan drenaj kanalları ve servis yolları ile kurutulmuş, verimli tarım alanları ortaya çıkmış, sıtma ve dizanteri gibi salgın hastalıklar nispeten ortadan kalkmıştır.
Anamur’da ekonomik hayat, tarım, ziraat ve hayvancılığa, nispeten ticaret ve turizme dayanır. Muz, çilek, turfanda meyve sebze ve tropik meyve üretiminin yanı sıra küçükbaş, büyükbaş hayvan besiciliği ve pazarlaması Anamur ekonomisinin temelini oluşturur.
Kent merkezinden 3 km güneyde ve deniz kıyısında İskele, Yalıevleri yazlık konutların, otel, motel, restoran gibi turistik tesislerin bulunduğu mahallelerdir. Buralar yazın kalabalıklaşırken kışın sesiz ve tenhadır. Anamur tarihi, doğası, denizi, güneşi ve sosyal hayatı ile çok zengin bir turistik potansiyele sahip olmasına rağmen sosyal, kültürel nedenlerle turizm gelişmemiştir. Ancak Anamur içinden geçen D-400 yolunda uzun yıllar önce başlatılan genişletme ve iyileştirme çalışmaları tamamlandığında turizmin gelişebileceği düşünülmektedir.
1980 yılında Ankara Ticaret Turizm Yüksek Öğretmen Okulu, Turizm Bölümü bitirme tezimizin konusu “Anamur ve çevresinde turizm” idi. O tarihlerde Anamur, turizm açısından bir hayli gelişmiş iken, 1990’lı yıllardan sonra halkın tercihi ziraat, tarım ve hayvancılık olmuş, muz, çilek ve sebze üretimi öne çıkmıştır.
1970’li yıllarda Alanya, Manavgat, Kemer, Fethiye, Marmaris, Bodrum, turistik açıdan Anamur ile benzer özellikler taşırken, bugün onlar birer dünya kenti, turizm cenneti, Anamur muz ve çilek kentidir. Eğer muza bir sene iyi bakamaz, çileğe emek çekmezseniz ertesi sene yoktur. Ama adam gibi yaparsanız turizm bacasız bir sanayi, fabrikadır. Unutmayalım Anamur’un geleceği turizmdedir. Turizm altın yumurtlayan tavuk gibidir. Tavukları kesip yemeyin ki, altın yumurtlamaya devam etsinler.
Görüşmek üzere, hoşça kalın.
Bu haber 2011 defa okunmuştur.