| |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Sponsor AlanıAna MenüSponsor AlanıSponsor AlanıEN ÇOK OKUNANLARHAVA DURUMUSaatSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
|
TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLUŞU22 Kas?m 2016, 21:29 TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLUŞU Türkler Nasıl Müslüman Oldu? Kuteybe Bin Müslim (669-715) Emevi'lerin en önemli komutanlarından biri. Emeviler’in horasan valisi olan, özellikle Türklerin İslamlaştırılması konusundaki sert mücadelesiyle bilinir. Küteybe’nin 8. yüzyıl başındaki faaliyetlerine karşın Türklerin topluca İslam dini ile tanışması çok daha sonraya Hoca Ahmet Yesevi ile birlikte başlar. Emevi valisi Haccac 'ın Kuteybe’yi Türk diyarlarını fetih ile (705) görevlendirmesiyle Kuteybe Bin Müslim komutasındaki Araplar, Maveraünnehir’e karşı cihat başlatırlar... Kuteybe Bin Müslimin hedefi, Türklerin hâkimiyetinde bulunan Maveraünnehir ve Tohoristan'ı ele geçirmekti. Sert bir kumandan olan Kuteybe dönemin en büyük ve zengin ticaret merkezlerinden biri, Bayket'in üzerine yürüdü (707). İki ay kadar süren bir mücadelenin, ardından başarıya ulaşan Araplar, Baykent’e girdiler. Şehrin zenginliğini görünce; varlıkları ele geçirebilmek için, karışıklık çıkarıp, bir kaç günlük yağmanın ardından şehri yakıp yıktılar... Şehirde eli silah tutan Türkleri boğazladılar. Kadınlar ve çocuklar esir edilerek başka bir yere gönderildi. Şiddetli saldırılarla ilerleyen Kuteybe hayatının son günlerine kadar, benzer yöntemleri kullandı. Baykent’in ardından Talkan’da da katliamlara girişen Arap birlikleri, teslim olan Türkleri kılıçtan geçirdi. Türkler ayrıca sıra sıra ağaçlara asıldılar. Kuteybe 10 yıl boyunca saldırdığı Türk boylarını, yağmalayıp tahrip ettiyse de saldırılara rağmen Türkler, çeşitli yollarla Arap hâkimiyetine direnç gösterdi. Kuteybe’nin Türk Hükümdar Nizek Tarhan’ın boynunu vurdurarak öldürüşü konusunda ise Taberi Balazuri Dineveri ve Nibnu'l esirden naklen şunları yazar: ''Haccac’ın mektubunun gelmesi beklenir. 40 gün sonra cevap gelir. Haccac Kuteybeye Nizek'i öldürmeyi emreder. Kuteybe bunun üzerine Nizek'i yanına çağırır ve boynunu vurdurur. Başını Haccac’a gönderir. Harplerden elde ettiği ganimetlerin beşte birini ve öldürttüğü Aristokrat Türkler’in kesik başlarını Haccac’a yollayan Kuteybe, esir olarak aldığı 80 Türk beyini de el ve ayaklarına demir kelepçe taktırıp Haccac’a yollar... Bu Türk beylerinin ise genel uygulanan ceza gereği, tamamının boynunun vurulduğu düşünülmektedir... (Kaynak: Türkler- cilt -1- Editörler: Hasan Celal Güzel- Prof. Dr. Salim Koca- Prof. Dr. Kemal Çiçek- Yeni Türkiye Yayınları, Sayfa- 68) İnanç adına Türk topraklarına giren Arapların neler yaptıklarını iyi kavraya bilmemiz için, alıntıyı biraz uzun tuttum. Şimdi Hoca Ahmet Yesevi'yi tanımaya çalışalım. Tam adı: Ahmet Bin İbrahim İlyas olan Ahmet Yesevi 10. Yüzyılda yaşamış tasavvufi Türk dâhisidir. Belli ansiklopediler- kitaplar- ve yazarlar, onu, daha sonra ortaya çıkan tarikatlarla ilintilendirmeye çalışırlarsa da bana göre bu Yesevi gerçeği ile örtüşmüyor. Nasıldır ki; Muhammed'e Vahiyle aktarılan İslam'ın Muhammet sonrası ortaya çıkan mezheplerle bire bir alakasının olmadığı gibi. Arap ve yabancı güçler, Türklerin ''Kılıç Müslüman’ı '' olduğunu söylerler. Ne yazık ki; saf inançlı Türkler'in çoğu da bu art niyetli- maksatlı söylentiye inanırlar... Bu Türklere yapılabilecek en kötücül yalandır. Yukarıda verdiğimiz Kuteybe konulu belge- bilgide zikredildiği gibi, bu Arap vali- komutan Orta-Asya’da oluk- oluk Türk kanı dökmüş, ama istisnalar hariç, kitleler halinde Türkleri Bedevi inanç kabına sokamamışlardır. Ahmet Yesevi adındaki dahi Türk- filozof – mutasavvıf bilgini, artık Şaman inanç biçimi ile Türklerin birlikteliklerini sağlıyamıyacağını kendilerini geleceğe taşıyamıyacağını, gördükten sonra, Kur-an'da vahyedilen İslami öğretinin özü ile Şaman inanç biçiminin geleceğe taşınabilecek değerlerini, harmanlayıp - sentezlemiş ve bu sayededir ki; Türkler kitleler halinde İslam’a geçmişlerdir. Yesevi buluşlu İslam öğretisi aklın- ve bilimin rehberliğini, başta Yaradan’ın yaratmış olduklarını severek kutsadığına inanır... Horasan Erleri dediğimiz Müslüman inanç misyonerlerinin Anadolu 'ya getirdikleri adına ''ANADOLU İSLAM İNANÇ BİÇİMİ'' denilen İslam anlayışında ''BEDEVİ -ARAP'' yani ''MUAVİYE - YEZİT'' inanç anlayışından çok farklı. Bu farklılık nedeniyledir ki; 1071'den çok önce Anadolu'da uhrevi anlamda fetih tamamlanmıştı... Anadolu başta olmak üzere, Dünya'nın her tarafında ve her dönemde ne zaman ki; insanlığın gidişine akıl ve bilim rehber oldu, orada mutluluk- refah- sevgi bir sabah güneşi gibi ortamı ışıtmakta... Ne zaman ki; akıl ve bilim ''tu-kaka” ilan edilir, hurafe ve kaba kuvvet temel politik araç olursa, orada acı-gözyaşı-açlık-sefalet-korku egemen olur. Bu bertaraf edilmez ise, içinde insanların olduğu medeniyetler, yok olup giderler. Yaşar ALICI Bu haber 54203 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSON HABERLERSponsor AlanıSon Dakika HaberSponsor Alanı |
|||||||||||||||||||
Her Hakkı Saklıdır - 2012 (Fatma ARIKAN) |