| |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Sponsor AlanıAna MenüSponsor AlanıSponsor AlanıEN ÇOK OKUNANLARHAVA DURUMUSaatSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
|
OLUMLU DÜŞÜNEBİLME SANATI02 Haziran 2014, 01:30 OLUMLU DÜŞÜNEBİLME SANATI (BECERİSİ) Gün içerisinde insan sayısı çok kalabalık gruplarla toplantılar, ziyaretler, görüşmeler, günler, kahve keyifleri sohbetleri derken bir sürü insanın her konudaki düşüncesini öğrenme şansım oluyor. Birçoğunun ortak noktası yaşamın ipini kaçırmış olmaları, hep hoşnutsuzluk, hep şikâyet, hep memnuniyetsizlik. Kimi eşinden, kimi kayınvalidesinden, kimi çocuğundan, kimi gelininden, kimi komşusundan şikâyetçi. Hiç derdi olmayan da ya kapıcının, ya otopark görevlisinin yada site yöneticisinin hizmetinden şikayetçi. Hep olumsuz, negatif düşünceler, görüşler. Tamam, elbette dünya bize her zaman güzel şeyleri sunmaz. Bize, size, bana, sana kötü, iyi, güzel, çirkin yaşam dilimleri sunuluyor. Baktığınız pencere pozitif olursa, düşüncelerinize de olumlu yansıyacaktır. Ne görmek istersek onu görüyoruz. Aslında hayatı sorunlu yaşayan bizleriz. Ya da negatif bakış açısına bakan kişiler daha doğrusu. Yaşamları oldukça iyi gitmesine rağmen sürekli şikâyet ederler. Anlattıkları, sorun olarak aktardıkları realitede aslında sorun bile değildir. Kişiler pozitif bakamadığından her şeyi sorun olarak gördükleri için sorun haline gelmiştir. Olumsuz bakış açısı nedeniyle olayları ve sonrada kendilerini kötü hissederler. Hislerinizi engellemede başarısız olabilirsiniz, kontrol edemezsiniz ama duygularınızı oluşturan düşünceleri kontrol etmek sizin elinizde. Kontrol sadece sizdedir. Sadece kişinin kendisi düşüncelerinden sorumludur. Bireyler kendi duygularını kendileri oluştururlar. Örneğin; çok sinirlendiğiniz bir davranışa başka bir gün hiç tepki göstermediğinizde olan nedir? KENDİNİZ… Kriterleriniz mi değişti? Aynı olaya bir gün önce çıldırmıştınız ne oldu? Değerlendirmeniz mi değişti? Başka gözlerle mi baktınız? Algılamanız mı dondu? Kendi pencerenizden bakmayıp, başkalarının açısından da görebilmeyi öğrendiniz belki de. Örneğin dikkat edin çevrenizde mutlaka, ukala, bilgiç hep ben bilirim diyen, üstünlük taslayan, karşısındakileri sürekli aşağılayan birileri hep vardır. Böyle kişilere sinirlenmek yerine acımak gerek. İşlerinde başarısız olabilirler, eşlerine karşı kendilerini yetersiz görüyor olabilirler, maddi, manevi sıkıntıları olabilir. Çaresiz, zavallı hissettikleri için kendilerini agresif oluyorlardır. Böyle psikoloji içinde olduklarından tek yapabildikleri de karşılarındakileri aşşagılayarak kendilerini üstün görme yanılgısı. O tür kişilerle görüşmeye bilirsiniz, uzaklaşabilirsiniz ondan kurtulursunuz ama o tür kişilikler kendilerinden kurtulamaz ki. Bu yüzden çevrenizdekilere de etraflarına olumlu bakmayı, pozitif duygular taşımalarını güzel işlerle uğraşmalarını tavsiye edin. Böylece güzel bakmanın olumlu düşünmenin farkını fark etsinler. Şartlar, olaylar, yaşam aynı kaldığı halde mutlu olan tarafa atlayabilirsiniz, güzel duyguları yakalayabilirsiniz. Nelere sevinip nelere üzüleceğinizi siz seçmelisiniz. Kimi umursayıp, kime değer vereceğinize siz karar verin. Etrafımızdaki kişilerin karakterlerini davranış biçimlerini değiştirmemiz mümkün değildir. Enerjimizi ve zamanımızı kaybettirirler. Oysa insanları değiştirmeye çalışacağınıza, onlar için harcanan zaman ve enerjiyi kendinize yöneltmeniz en doğru davranıştır. Aklın yolu birdir. Yazdığım köşe yazılarımla, bazı okuyucularımın bakış açılarını olumlu hale getirmeye yardımcı olup, hayatlarını yeniden değerlendirip ve kendilerini bu şekilde mutlu hissetmelerini sağladım.
Telefonla görüştüklerim, yüz yüze tanışıp konuştuklarım, kendi pozitifliği mi aşıladığım kişiler oldu. Bu makalemde de sizlere mutluluk tüyoları verdim. Yakalamak sizin elinizde. Yöntemler basit. Hepimiz hemen hemen aynı veya benzer olayları yaşayarak deneyimler ediniyoruz. Yaşanmışlıklardan sonra her kişi kendi beyin süzgecinden olayları geçirip, davranışlarını eleyip düşünür. Eğer herkes aynı düşünseydi her birimiz aynı hareket eder robota dönerdik. Hayatımızı farklılıklar renklendiriyor. Her insanın değerlendirme kriteri farklı ancak iki ana konu var. Düşüncenin pozitif ve negatif olanı. Bizi mutsuz yada bizi mutlu kılan yaşadıklarımız değil, yaşadıklarımıza negatif ve pozitif düşünme şekline göre yüklediğimiz anlamlardır. Örneğin bir bayan arkadaşım, sadece konken türü oyun oynadığında mutlu olduğunu diğer zamanlarda hiçbir şey yapamadığını, sıkıldığını sürekli söylüyordu ve eşinin kendisini anlamadığını anlatıyor suçluyordu. Evliliğinde mutsuzdu. Benim arkadaş grubuma katılıp, yaptığımız aktiviteleri gözden geçirip, yaşamına dair yanlış zaman değerlendirme inanışını yeniden düzenlemesine yardımcı olduk. Şimdi eşi ile daha mutlu. Zamanlarını daha kaliteli harcamayı güzel olaylarla vakit geçirmeyi keşfetti. Artık evliliğinden ve hayatından şikâyet etmiyor. Değişen ne oldu? Kişinin bakış açısı ile davranışlarının değişimi mutluluğu yakalamasına sebep oldu. Eğer düşünceleri ve davranışları sabit kalsaydı mutlu olamayacaktı. Hiçbir davranış kendiliğinden ortaya çıkmaz. Mutlaka bir duygu ile davranırız. Huzursuzluk, mutsuzluk, güvensizlik, öfke, kaygı, nefret vs. duyguların öncesinde mutlaka olumsuz olay vardır. O olay da olumsuz düşünceler doğurur. Zamanla düşünceler büyük yumak haline gelip, otomatik olarak beynimizden saniyenin milyonda biri hızla geçer. Kötü olayları kaydeder. Biz farkına bile varmadan beynimizde değişimler olur. Ve doğal olarak olumsuz düşünceler olumsuz duyguları otomatik tetikler. Etkiye tepki gösteren bir davranışın sergilenmesidir. Bu yüzden olaylara hep pozitif bakalım. Ne kadar olumlu düşünmeye çalışsak da kişiler sürekli olumsuz olaylar yaşıyor ve çevrelerine olumsuzluklar yaşatıyorlarsa mutsuzluk saçacaklardır. Olumlu duyguları olumlu düşünceler doğurur. Eleştiri hatalarımızı görmemizi sağlamalı. Olumlu düşünce sizi duygu sakinliğe huzur limanına yanaştırmalı. Başlangıçta zorlansanız da zamanla bilinciniz otomatik hale dönüşebilir. İlk öğrendiğiniz otomobil kullanmada da öyle değil midir? Vites değiştirmek, debriyaja basmak, fren, sinyal vermek bilinç olarak düşünüp daha sonra yapıyoruz. Biraz gidince tümü refleks olarak yerine oturuyor. Ne korku ne sorun kalıyor. Sonuç olarak tavsiyem; Güzel düşünün, güzel yaşayın, güzel yaşlanın. Sevgilerimle. Gülsen BİRDAL Bu haber 2364 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSON HABERLERSponsor AlanıSon Dakika HaberSponsor Alanı |
|||||||||||||||||||
Her Hakkı Saklıdır - 2012 (Fatma ARIKAN) |