gazete anamur
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı


Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Sponsor Alanı


EN ÇOK OKUNANLAR

Dost Siteler

HAVA DURUMU

ANAMUR

Saat

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 101  
»Bugün 2127  
»Toplam 15562770  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.119.158.110
» Bu sitemizi ziyaretiniz

NASIL YATAĞA ATARIM?

Gülsen BİRDAL

17 Temmuz 2013, 00:22

Gülsen BİRDAL

                      NASIL YATAĞA ATARIM?

Kadınların işi eskiden daha kolaydı.

60’ lı yıllarda kadınlar evden dışarı çıkmaz sadece yemek ve evinin işini yapar çocuk bakarlardı.

70’ li yıllarda esinin maddi durumu, geliri düşükse kadın da çalışırdı, takviye yapardı. Bu da çok makbul bir durum olmazdı

Kadın çalışan biriyse, eviyle ilgilenmez diye düşünülürdü. Bekarken çalışan ise, evlenince işten çıkar evde otururdu..Veya oturtulurdu

80'li yıllarda ise kadınlar evde oturmak istemedi, okumak, çalışmak ve ekonomik olarak özgür olmayı hedeflediler..(Biri de ben)

90’ lı yıllarda Üniversite okuyup, çalışmaya başladılar, kariyer yaptılar. Ve hedefleri arttı.

Kadınlar çalışıp, istediği kocayı da seçti, istediği gibi parasını da harcadı, gezdiler.

Çalışan kadın olarak kocasının eline bakmadılar. Kendinden daha çok kazanan koca istediler.

Sonra kadınlar "kariyerde yaparım çocuk da" dedi.

Çalışıyor, mastır yapıyor, üniversitelerde rektör oluyor, bakan oluyor, milletvekili oluyor, genel müdür oluyor ve yükseliyorlardı.

İşle zirveyi tanımış, şirkette kademe, kademe çıkıyor, yönetici oluyor, Holding sahibi oluyorlardı.

Doksanlı yıllarda, kamu kurumları, özel şirketlerin çalışanlarının yarıdan fazlasının sayısı KADIN oluyordu.

Avrupalara iş toplantılarına veya alışverişe, gezmeye gittiler.

Bunlarda çalışan başarılı, akıllı kadınlara yetmedi,  hedefleri daha da yüksekti. Amaçların arasına evli, başarılı, çocuklu, çalışan kadın olmak katıldı.

Müstakbel adaylar elendi.

Zengin, kibar, evi-arabası olanlar kabul gördü.

Sonra çalışan kadına bu özellikler de yetmedi. Kendisinin de evi-arabası, maaşı vardı.

İnce ruhlu, kadının halinden anlayan, pırlantalarla çiçekler sunanlar arandı. Sürprizler
yapan, uzak oğullara tatillere götüren, yaşamaktan- yaşatmaktan zevk alan kadını sevmesini bilen erkekler arandı.

2000’ li yıllara gelince espiri yapan, yüzünü güldüren erkekler çalışan kadınlara cazip geldi.

Gelinliği yurt dışından alan, otellerde, havuz başlarında, muhteşem düğünler yapan, balayına Amerika’ya alışverişe Paris’e götüren eşler seçildi.

Kadın hız yaptı.

Gündüz iş de koştururken aksam yemeğinde ne yapsamla kafası karıştı. Kayınvalide gelecek beğenmeyecek sorusu başladı.

Aksam ne pişmeli, nereye gidilmeli, gömlek, pantolonlar ütülenmeli, ceketler kuru temizlemeciye verilmeli, gelmeli, market alacaklar, ihtiyaçlar listesi, isten çık git al, eve taşı, aksam yemeğini hazırla... Elektrik, su faturası yattı mı?

Sonra eve yardımcı kadınlar alındı, evin işi, temizlik, paylaşıldı, kreşler, çocuk yuvaları araştırıldı.

Çok ama çok mutlu idi çalışan kadınlar. Kaloriferli evler, villalar, gece yatağı sıcak.

Derdini, üzüntüsünü paylasan, hastalanınca bakan, ağlayınca omzuna yaslandığı şefkatli kocası vardı. 5 saat uyuyup 19 saat koşturmak çalışan kadına vız geliyordu. Ev ile is koşturması, ameliyat yapmak, nöbet, çift vardiya ne olsa üstesinden geliyordu.

Çalışmaktan zamanı kaçırırsa, çalışan kadın 35’ ine kadar bebeğe zaman bulamazsa,
biyolojik saat bebek bekle oldu, olmadı alarmı, korkusu yaşatırsa. Zaman kaçıyor düşünürse çalışan kadın soluğu hemen sosyetik kadın doğumcuların yanında aldılar.

Ajandadan is temposunu, randevularını aksatmayacak zamanı bulup, mikroenjeksiyonla bebek de yaptılar.

Güzel haberler, güzel hedefler çalışan kadınların başarılarının bir parçasıydı. Çalışan kadın hamile, aktif, güzel bakımlı oldu.

Diyetisyenler,özel hamile diyetleri, bulundu..

Kiviler, mangolar yendi. Eskisen istenen, turşu, tatlı, börek, ekşi, erik aş ermeler bitti.

 

    

            Çalışan kadınla doğum ertesi hemen Fitt idi.

Moldovalı bakıcılara çocuk bırakıldı. Babaanne usul çocuk büyütmeyecekti. Yogalara ve anne-baba olmak kursları araştırıldı.

Çalışan kadın hamilelik süresince gün gün takip ettiği için bebeğinin gelişimi 42. ci gün bebek uzum tanesi oldu... 58. gün, parmakları oluştu... 88. gün, ilk kez hıçkırdı... 200’uncu günden sonra bebeğin matematik zekâsı artması için Mozart dinletildi.

Çalışan kadın, basarîli eş ve anne, iyi bir yönetici, 24 saat ayaklı bir makine oldu.

Bebek büyüyünce, çalışan kadın, çocuğu sosyal olsun diye, cumartesiler işe gitmedi.

Çalışan anneler etkinliklerine katıldı. Doğum günü partileri, tiyatro, piyano, yabancı dil, basketbol, tenis ve yüzme kursları takip edildi. Biri bittiğinde, diğeri başladı.

Çalışan kadın bununla da yetinmedi. Çalışıyor, iyi bir es oluyor. Annelik yapıyor, kendi faturalarını yatırıyor, kocasının cep faturasını yatırmasını hatırlatıyor.

Çalışan kadın çıtasını biraz daha yükseltiyor.

Evde sağlıklı yemekler, katkısız ekmekler, doğal reçeller yapıyor,

Organik sebzeler, meyveler, gıdalar, bol vitaminli sebze yemekleri hazırlıyor, çocuğunun esinin üzerine titriyor. Çocuğunun yüksek lisansını, mastırını, Avrupa standartlarını araştırıyor. Vs. vs.

Erkek ne yaptı bunca yıl?

Çitasını hiç yükseltmiyor.

60’ larda, 70’lerde, 80’lerde, 90’larda ve 2000’lerde rutin TV izliyor maçlara gidiyor, içki içiyor.

Güzel kadın gördü mü "NASIL YATAĞA ATARIMI?"  Düşünüyor... 

Gülsen BİRDAL

Bu haber 2685 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
Geçmişini bilmeyen, geleceği anlayamaz....03 Aral?k 2024

Sponsor Alanı


SON HABERLER

Sponsor Alanı

 

Son Dakika Haber

Sponsor Alanı

 

Her Hakkı Saklıdır - 2012 (Fatma ARIKAN)
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Gazete Anamur