gazete anamur
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı


Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Sponsor Alanı


EN ÇOK OKUNANLAR

Dost Siteler

HAVA DURUMU

ANAMUR

Saat

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 41  
»Bugün 1159  
»Toplam 14975353  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 54.166.234.171
» Bu sitemizi ziyaretiniz

SAĞLIĞIN KIYMETİNİ BİLMEK

Gülsen BİRDAL

09 Haziran 2015, 13:05

Gülsen BİRDAL

SAĞLIĞIN KIYMETİNİ HASTA OLMADAN ÖNCE BİLMEK  GEREK

Para ile her şeyi satın alabilirsiniz ama sağlık hariç.

Birçoğunuzun bildiği gibi  31 Mart akşamı yaşadığımız talihsiz olaydan beri, İstanbul Teknik Üniversitesinde Profesör olan  biricik ağabeyimin yüksek tansiyondan  dolayı beyine pıhtı atması ile  gördüklerim yaşadıklarım hasta yakınlarının  acıları Kazazedelerin trajik  durumları ve akabinde hasta içinde zor. Etrafındaki bizler içinde acılar tarifsiz.  Yoğun bakım kapısında ölümle kalım arası savaş  veriyor herkes. Olanları tekrar  anlatmayacağım çünkü beni yakından takip edenler, gerek siz sevgili okuyucularım olsun,  sosyal medya aracılığıyla da  yapmış olduğum bilgilendirmelerden dolayı son durumlardan birçoğunuz  haberdarsınız  diye düşünüyorum. İlginize teşekkür ediyorum.

33 yaşında 31 sene önce Profesör olan canım ağabeyim, kıymetli bilim adamı istisna insan, İlk üç gün çok riskli hayatta kalması için dendi bekledik, o üç gün bizim için çok zor idi. Sonra  bir hafta sonra on gün sonra 12 gün sonra 15 gün dendi ve çok şükür hayata tutundu. Yoğundan servise ve eve çıktı.  Evde Fizyoterapistin yaptırdığı hareketler ile de sağ taraftaki felç i atlatacak inşallah.

Asıl konu ne biliyor musunuz?! Sağlığımıza biz veya  yakınlarımız hasta olmadan hiç dikkat etmediğimiz. Bunun farkına bire bir yaşadıklarımızla ancak  farkına varıyor, idrak ediyoruz maalesef.  Hastane koridorlarında, yoğun bakım kapısında karşılaşmış olduğum durumlar ben ve aile efradım dahil herkes için çok acıydı. Allah hiç birinize yaşatmasın.

Beyin Cerrahi servisi, Hastanelerdeki en önemli servislerden biri. Ve Beyin Cerrahi servisinde, yoğun bakımında 7’den 77’ye her türlü hastayı ve ızdırabı görmek mümkün.

Hastalardan  henüz 3 yaşına yeni basmış olan “Alya Bebek”. Ufacık vücuduyla boyundan büyük ameliyatlar geçirmiş. Sebebi ailesinin dikkatsizliği sonucu olduğu anlaşılan, annesinin kucağından çocuğu  baş üstü düşürmesi ile  yürüme bozukluğu, dengede problemlerle hastaneye gelmişler. Sonrası bir dizi ameliyat  ve sonucunun ne olacağı belli olmayan süreçler.

Hastaneye gidip gelme  süresince ailesiyle  arkadaş olduğum bir diğer  Ceyda ise doğuştan zihinsel engeli bulunan 22 yaşında bir genç kız. Yakınlarının  anlattığı kadarıyla ufaklığından beri kafasını duvarlara vurup, istediklerini öyle yaptırırmış. O zamanlar bu tepkilerine çözüm bulamamışlar zaten engelli diye.  Bu yaşına geldiğinde ise beyin kanaması geçirmiş ve sonrasında Akciğerinde ödem oluşmuş. Beslenmesinde sıkıntı var ve gelişsin diye kafatasını alıp midesine koymuşlar. Solunumu sıkıntılı ve bu yüzden solunum tüpüne bağlanıyor. Sürekli serumlarla besleniyor. Gece boyu sabaha kadar hırıltı, kusma vb. durumlarla başa çıkmaya çalışıyor annesi çaresizce. Yani oldukça trajik  dayanılması çok zor bir durum.

Sonra bir başka akşam ağabeyciğimi gördükten sonra hastaneden ayrılırken çok acı ki bir vefat durumu ile de karşı karşıya geldim. Henüz 14 yaşında bir erkek çocuğu, geçirdiği beyin kanaması ve ameliyattan sonra işler pek yolunda gitmemiş. Yaşananlara isyan eden lise talebesi bir abla, evladının durumu psikolojisini  bozmuş akıl sağlığını kaybetmeye yaklaşmış bir anne, çaresiz bir baba… Hastanede anne, abla kendini koridorlara attı, feryatlar, bağrışmalar, çığlıklar, vurup-kırmalar, ağlamalar…  Ablanın söylediği “paramız olsaydı böyle mi olurdu? İbrahim Tatlıses nasıl iyi oldu” sözü hala kulaklarımda çınlıyor.

Bir çoğunuzun şu anda “içimizi kararttın, keşke bu  yazını okumasaydık” dediğinizi duyar gibiyim Şimdi neden bu hikayeleri anlattığımı bilmek için  asıl  bundan sonrasını okumalısınız.

Arkadaşlar hayatın, yaşamın  tadını, tuzunu, huzurun kıymetini, aldığımız nefesin  mutluluğunu çok yazık ki sağlığımız yerindeyken bilemiyoruz. O kadar zaman içerisinde gerekli gereksiz birçok işe  vakit buluyoruz. Facebook. Twitter, İnstagram, Sosyal Paylaşım siteleri, Arkadaşlık siteleri v.s Bilgisayar başında, telefonlarda, tabletlerde saatlerimizi harcıyoruz.  Ama sağlığımıza  1sn. bile vakit ayırmıyoruz. İş işten geçiyor, sonra ağlayıp-dövünüyoruz. Keşkeleri dilimize doluyoruz. En basit örnek ben de şu anda ağabeyimin tansiyon yükselmesi ile bir sürü ihtimaller, keşkeler yaşıyorum. Ama nafile.

Bence; hazır sağlığımız yerindeyken yağmur altında o güzel havayı teneffüs ederek yürüyüşler yapın.  Karda yuvarlanın çocuklar gibi eğlenin, daha çok güneşten faydalanın, yüzün-yürüyün. Ayaklarınız tutarken daha çok yer gezip, gözünüz

Görüyorken daha çok yer görün,  daha çok kahkaha atın, daha çok sohbet edin, daha çok kitap okuyun, daha çok müzik dinleyin, daha çok sevişin, sevdiğinize daha  cesurca “seni seviyorum” deyin. Hayata dair ne varsa bolca yaşayın tadına varın…

Hasta olmadan evvel sağlığınızın kıymetini bilin, sağlık kontrollerinizi yaptırın. İlaçlarınızı saatinde alın aksatmayın, amaaan sendecilik yapmayın. Yemeklerinizin zamanına, miktarına, çeşidine, beslenme şeklinize dikkat edin.

Çevrenizde çıkarcı, menfaatçi,sinsi,saman altından su yürüten insanları barındırmayın.

Ölmeden evvel hayatın kıymetini bilin.

Yaşamayı, hastalığınızı ciddiye alın. Yok bana 22 tansiyon bir şey yapmaz, yok 600 şeker  ile gezerim ben çok şeker insanım demeyin.

İleriye dönük tedbirlerinizi alın, almakta ihmalkâr davranmayın.

Ve başkalarının mutluluğu için kendi sağlığınıza zararlı ilaçları,yaşam şeklini seçmeyin.

Benden söylemesi.

Gülsen BİRDAL

Bu haber 1807 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
Aday listeleri tamam. buruyun sahaya...10 Mart 2024

Sponsor Alanı


SON HABERLER

Sponsor Alanı

 

Son Dakika Haber

Sponsor Alanı

 

Her Hakkı Saklıdır - 2012 (Fatma ARIKAN)
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Gazete Anamur