Paris’te Cinayet ve Rüşvet!
Dünyanın en emniyetli ülkelerinden birinde, hem de başkentinde korkunç bir katliamın meydana gelmesi dünyayı ayağa kaldırdı.
Önce Fransa’yla ilgili iki hususu hatırlatalım: Birincisi, yine Paris’teki “PKK’lı üç kadın cinayeti” de, iki sene önce, tam da böyle Ocak ayının başlarında meydana gelmişti. Hâlen çözülemedi.
İkincisi, geçen haftaki katliamı yapanların Fransa’da doğmuş-büyümüş olan “Fransız vatandaşları” olduğu ortaya çıktı.
Ortadoğu’da, Asya’nın geri kalmış ülkelerinde, Afrika’da her gün yüzlerce insan terör kurbanı oluyor ama 12 Fransız’ın ölümü kadar yankı uyandıramıyor. Daha garibi, Doğu’da katliamlar her gün meydana gelirken, Doğulu ne kendini, ne yönetimlerini, ne de hadiselerin sebeplerini sorguluyor… Batılı ise didik didik ediyor!
Çünkü Doğu’da hayat çok ucuz, canın pek kıymeti yok… Batı dünyasında ise insan hayatı çok kıymetli, âdeta kutsal!
Onun için Batı, cinayet sebeplerini dibine kadar kurcalıyor!
Kafalara takılan en mühim soru; “Bu koca koca tüfekleri nasıl elde ettiler, aylar, belki yıllar boyunca nasıl sakladılar?” suali!
Euronews’in sunucusu, bu soruyu, terör ve güvenlik uzmanı konuğuna yöneltiyor… Uzman, lafı hiç dolaştırmadan, gümrüklerdeki ve güvenlik teşkilatındaki “ahlâkî zaaf”tan söz ediyor…
Yani “rüşvet”ten!
O silahların ülkeye girmesi, eylemcilere ulaştırılması, aylarca gizlenmesi ancak “göz yumma”yla mümkündür.
Çoğu zaman “rüşvet” meselesine çok basit bişeymiş gibi bakılıyor, hatta “hediye” gibi nitelemelerle “masum”laştırılıyor, neredeyse “meşru”laştırılıyor…
Rüşvetin ötesi hiç hesaba katılmıyor!
Hâlbuki, şüphesiz rüşvet zararlıdır,
Rüşvet korkunçtur,
Rüşvet lanetlenmiştir,
Rüşvet yozlaştırır,
Rüşvet öldürür,
Rüşvet katliama sebep olur!
Rüşvet insanlık âleminin en büyük düşmanıdır, başı görüldüğü yerde ezilmelidir.
Yoksa rüşvetin altında hep birlikte eziliriz.
*************************************
Böyle Devlete Böyle Terörist!
Fransa gibi, nüfusunun 6 milyona yakını Müslüman (çoğu Cezayir kökenli) olan bir ülkenin istihbaratı bu kadar “ilgisiz”, “habersiz” olabilir mi?
Koca bir imparatorluk geleneği olan kadim bir devlet, emperyalist bir dünya devleti, başkentindeki güvenliği bu kadar başıboş bırakmış olabilir mi?
“Tesadüf”e bakın, devlet, başkentin emniyetine boş vermiş, teröristler ise kendilerini ondan da beter salmışlar: Kimliklerini, terk ettikleri araçta “unutuvermiş”ler!
Yani insanın, “böyle devlete böyle terörist” diyesi geliyor…
Veya terörist devletin halini biliyor da kimliğini araçta bırakıp meydan okuyor, “Hadi, yakalayabilirsen yakala” diyor!
Bunlar inanılacak şeyler değil... Fransa, bilhassa güvenliği sımsıkı tutan, güvenlikten taviz vermeyen bir devlet…
Yıllardan beri terör örgütlerinin hedefinde olan, tehdit edilen, daha önce bomba atılan, polis korumasında olan bir dergi binasında kolayca katliam yapılabilecek bir ülke değil…
Bu hadise, büyük bir operasyonun ilk halkası gibi gözüküyor…
Dikkatinizden kaçmamıştır; Paris’teki eylem meydana gelir-gelmez, medya hemen hangi söylemi piyasaya sürdü? “Avrupa’nın 11 Eylül’ü!”
11 Eylül 2001’de, ABD’deki ikiz kulelere yapılan saldırı hatırlatıldı…
O hadiseden sonra neler olduğunu hep birlikte yaşadık…
Afganistan ve Irak’a girildi… Bu ülkelere yıllarca “demokrasi” getirildi…
Hızlarını alamadılar, pek çok komşu ülkeye de “Arap Baharı” hediye edildi ki “bahar” bitürlü bitmedi… Geliyor da geliyor!
Şimdi, Paris’teki “saldırı”nın arkasından da bir takım operasyonlar planlanmış olabilir. Fransa, o operasyonlar için “kamuoyu oluşsun”, “kitleler, yapılacak operasyonlara razı, hatta destek olsun” diye bir gerekçe yaratmak istemiş olabilir.
Nedir o operasyonlar?
1. Müslümanların Fransa’ya ve genel olarak AB ülkelerine giriş-çıkışları çok daha sıkı denetlenebilir, “Doğulular”ın Avrupa’ya girişleri şimdikinden çok daha fazla sınırlanabilir!
2. Fransa’daki ve bütün Avrupa’da yaşayan Müslümanlar üzerinde daha fazla baskı, sindirme, yıldırma işlemleri başlayabilir. Müslümanların Fransa’yı ve Avrupa’yı terk etmeleri “teşvik” edilebilir!
3. Avrupa ve daha geniş bir stratejiyle Batı dünyası (AB ve ABD), İslam ülkelerinden birinde veya birçoğunda yeni operasyonlar yapmayı planlamış, pek çok İslam ülkesine “demokrasi” götürmeyi düşünmüş olabilir.
Korkuyor insan!
İsmail Hakkı CENGİZ
Bu haber 1935 defa okunmuştur.