12 ADALARI NEREDE VERDİK?
Sevgili okurlarım, değerli takipçilerimi
Okuma özürlü olduğumuz için, bizi algılarla, geçmişe iftiralarla kandırıp, yönetmeye çalışıyorlar.
Hani Lozan’ın giz maddeleri vardı, 2023’de kalkacak, madenlerimizi işletecek, ekonomimiz uçacaktı ya. Oysa Sn. Erdoğan Karadeniz’de gaz, Güney Anadolu’da petrol bulup müjdeliyordu da hiç kimse, yahu hani gizli maddeler vardı, nasıl oluyor da maden buluyoruz sorgulamıyordu.
Bunlardan birisi de 12 Adaları Yunanistan’a Lozan’da verdik algısıydı.
Bu, bir bakışa göre doğru idi. Evet biz Adaları 1912’de Lozan’da İtalyanlara geçici olarak vermiştik. Ama 1923’de ki Lozan Antlaşması ile değil. 1912’deki Lozan kentinin Ouchy-UŞİ semtinde yapılan antlaşma ile.
Osmanlı Türk devleti, bugün 12 Adalar olarak bilinen adaları İtalya’ya bıraktı. Sene 1912, Uşi Anlaşması’dır adı da.
Geçici olarak bırakılıyor. Anlaşma şartlarına uyulduğu takdirde adalar tekrar Osmanlı devletine verilecek şartıyla.
Gel gör ki şartlara uyum sağlanamıyor. Bunun üzerine 3 yıl sonra 1915’de Londra’da bu konu gündeme geliyor. Görüşmeler sonunda “Londra Paktı” n anlaşmayla bu adaları tamamen İtalya’ya bırakıyoruz.
İtiraz eden hiçbir padişah yok, sultan yok, şehzade yok, şeyhülislam yok, vezir yok.
İş bununla da kalmıyor, aynı yıl İngilizler Çanakkale Boğazı’na dayanıyor ve destanlar yarattığımız Çanakkale Savaşı başlıyor.
Tarihi bilgiler ve yazılı belgelere göre 12 Adalar önce 1912 yılında Lozan’ın UŞİ semtinde yapılan anlaşma ile geçici, şartlar yerine getirilmediği içinde 1915 yılında Londra’da yapılan “Londra Paktı” anlaşması ile İtalyanlara bırakılıyor.
1923’de ki Lozan anlaşması ile uzaktan yakından ilişkisi ve alakası yok.
Osmanlı temsilcilerinden Rumbeyoğlu Fahrettin beydir. Adına dikkat ettiniz mi?
Şimdi soracaksınız kim bu adam diye. Kısa bir araştırma sonucu bilgisine ulaştım. Asil Türk ulusu, kutlu bir savaş verirken, “Milliye’yi Kuvayı “kurmuşken, bu muhterem Kuvayı Milliye’nin karşısında Damat Ferit’i kurduğu “Kuvayı İnzibatiye” ile Yunan ordusunun yanında olmuştur.
Savaş kazanılınca da hak ettiği şekilde sürgün edilenlerin arasında yerini almıştır.
Sevgili Osmanlı torunları, 12 Adaları İtalya’ya bırakan heyetin içerisinde bu dedenizde vardı unutmayın.
Biraz daha detaya girelim.
Uşi anlaşmasının adını aldığı “UŞİ” Lozan kentinin bir semti-mahallesidir.
Bundan ötürü, 1912’de imzalanan anlaşma, “Uşi Anlaşması” olarak anılır. Fakat bizim bildiğimiz ve algı ile anlattığımız 1923’de imzalanan Lozan Barış anlaşması ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Onun içinde 1923’de imzalanan anlaşma ile karıştırılmasın diye “Uşi Anlaşması” olarak tarihe geçmiştir.
Yazının özüne gelirsek: Sahte ve Türk karşıtı, kalemi satılık tarihçiler yani Fesli Kadir ve diğerleri gibiler ve dış güçlerin ileri karakolları durumundaki tarikat evlerinde bu Uşi anlaşması ile verilen Adaları, 1923’de yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olan Lozan anlaşması ile ilişkilendirilmesi bir hainlik ve gen meselesidir.
Gerçekte ise o Lozan başka, bu Lozan başka.
Çok yazık ki bu yalanları yıllarca söyleye söyleye, bu asil millete yutturdular.
Gerçek ise 1923’de imzalanan Lozan Anlaşması ile Ege’deki pek çok irili ufaklı ada, Türkiye’ye geçmiştir.
Ulaştığım bir gerçek ise bu adların çoğunun 10 yılda Yunanistan’a bırakıldığıdır.
Hani basında ve sosyal medyada çıkıyor ya, Yunan Papazların mangal yaptığı Ege Adaları, Uluslararası anlaşmaya göre halen biz Türklerindir.
Yeter ki geri isteyecek İRADEYİ gösterelim.
Sevgili halkım, ne olur lütfen okuyalım, Türkiye karşıtlarının sahte algılarına inanmayalım. Adam kalkmış Atatürk doğduğu şehri alamadı diyor. Ulan Osmanlı Torunu, senin deden oturduğu başkent İstanbul’u koruyamadı ya. İngiliz gemilerinin Dolmabahçe önlerinde ne işi vardı azıcık düşünsen ya!
Esen kalınız.
Eğitimci-Yazar
Nazım PEKER
Bu haber 6 defa okunmuştur.