BU İŞTE BİR TUHAFLIK VAR
Sosyal hayat ve tarih ibretlik olaylarla doludur.
Kimi zaman bu olaylara güler geçeriz, kimi zamanda üzerinde derin derin düşünür, bir hikmet arar ve ders çıkarmaya çalışırız.
Beldenin birinde küçük bir kasaba vardır. Kasabanın da şirin bir camisi… Gel vakit, git vakit caminin hemen karşısında arazisi olan bir yurttaş
Bu yurttaş, bu arazisine gece kulübü inşa etmeye karar verir ve inşaata başlar.
İmam olmak üzere cemaat bu inşaata karşı çıkar, itiraz ederler.
Fakat mülk sahibi inşaattan vaz geçmez. Kulüp inşaatı devam eder. Zira mal sahibinin yasal hakkıdır.
İnşaat devam eder, İmam ve cemaat çaresizdirler. Tek yaptıkları şey, beş vakit namazlarda inşaatın yıkılmasına beddua etmektir.
Yapılacak başka yaptırım güçleri de yoktur, imam öncülüğünde bedduadan öte.
İnşaat ilerlemiş, bir zaman sonra tamamlanmış. Açılış günü yaklaşmış.
Olacak ya! Bir gece ansızın bir yağmur başlamış. Yer gök şimşek ve yıldırım gürültüsüyle inlemekte.
O da ne? Bir yıldırım tam da Gece Kulübüne isabet etmez mi, gece kulübü yerle bir.
İmam da, cemaat de bu doğa olayının yaptırımından oldukça memnunlar. Memnuniyetlerini de saklamamışlar.
Ama olay henüz yeni başlamaktadır.
Gece Kulübü sahibi, bu doğa olayından olan hasar ve zararı için; cami imamı ve cemaatinin doğrudan ve dolaylı oldukları iddiasıyla cami imamına ve cemaatine tazminat davası açar.
Mahkeme başlar.
Karşılıklı ifadeler alınır verilir.
İmam ve cemaat verdikleri ifadede bu konuda hiçbir sorumluluklarının olmadığını belirterek bu olayın kendi beddualarından olmadığını savunurlar.
Kulüp sahibi ise bu yıkımın imam ve cemaatin bedduası sonucu olduğunu ısrarla iddia eder.
Gerekli tüm bilgi ve belgeler toplanıp, dosya tamamlanır.
Mahkeme günü gelir.
Taraflar salonda yerlerini alırlar.
Hâkim dosyayı iyice incelemiştir. Duruşmada da dosyayı açar, şöyle kısa bir göz attıktan sonra:
Taraflara döner:
Bu konuda nasıl bir kara vereceğimi bilemiyorum. Ancak dosyadaki ifadeler bakınca ortada kocaman bir tuhaflık gördüm.
Taraflardan gece kulübü sahibi DUANIN gücüne inanırken, imamın ve cemaatin DUANIN GÜCÜNE kesin kes inanmadıklarını.
Evet! Siz ne dersiniz sevgili okurlarım?
Esen kalınız.
Nazım PEKER
Bu haber 2471 defa okunmuştur.