KUTLAMALARDAKİ ŞIMARIKLIK
İnsan, elbette sevinçli ve kıvançlı anlarını yâd etmek, kutlamak ister. Bu, insanın hakkıdır ve kutlamasında da bir sakınca yoktur. Gayet normal ve olağandır.
Fakat AKP ve S. Erdoğan, bu kutlamaların dozunu biraz fazla kaçırmışlar ki, sokaklarda serzenişler var.
Kutlamalara bakarsanız, Türkiye’de ilk defa CUMHURBAŞKANI seçilmiş, ilk kez de S.Erdoğan Cumhurbaşkanı olmuş gibi bir hava estirilmekte.
Oysa S. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin 12. (On ikinci) cumhurbaşkanıdır. Kendilerinden önce bu devlet, 12 tane Cumhurbaşkanı seçmiş, 12 Cumhurbaşkanı görmüştür.
Aynı şeyleri hemşehrim S. A. Davutoğlu için de söylemek mümkün. Dev posterler halinde asılan fotoğrafların altında, “Biz seni duruşunla sevdik. Yeni başbakan ile yeni Türkiye’ye” yazıları da neyin nesi oluyor?
Bu ülke ilk defa mı bir Başbakan seçti. Bu ülkede 62 kez hükümet kuruldu ve sevgili hemşehrim de sanırım otuz yedinci başbakandır. Bu gösterişli ve masraflı tören ve Kutlamalardan benim ve bazı aklıselim dostların çıkardığı sonuç; Bu ülkede her şey, 2002 tarihinden sonra başlamış gibi bir hava estirilmekte. Yabancı birileri sanacak ki, bu ülkede 2002 den önce hiçbir şey yoktu.
Bununla da yetinilmeyip, 12 yıllık iktidar dönemi unutulup, “Yeni Cumhurbaşkanı ve yeni Başbakanla yeni bir Türkiye’ye” havası pompalanmakta. Yeni sözüyle neyi kastetmektesiniz?
Konya, bu ülkeye yeni bir Başbakan vermiyor ki. S. Davutoğlu’ndan önce de başbakan ve onca bakan, müsteşar verdi.
Bu taşkın kutlamaları, bir liberal, bir mason, bir sosyal demokrat, bir kapitalist yapsa bu kadar tepki çekmezdi. Bu kutlamaların, bu devlete bir maliyeti yok mudur? Bu kutlama paraları hangi kalemden yapılmaktadır? Örtülü Ödenekten mi, toplanan bağışlardan mı? Yoksa; S. Erdoğan ile S. Davutoğlu’nun cebinden mi çıkmakta?
Ya da, hiç durmadan suya, doğalgaza, emlak vergisine, ulaşıma zam yapan Belediyelerimiz mi karşılamaktalar?
Bir ihtiyarın, “Biz seni duruşunla sevdik” yazısına tespiti ise çok enteresandı, “Azizim! Şahsiyetler duruşu ile sevilmez, yaptıkları ve icraatlarıyla sevilir. Bunların yaptığı, kutlama değil şımarıklık ve sonradan görmeliktir”
Öyle mi acaba? SANMIYORUM! Lakin akılda erdiremiyorum.
Bu kutlamalara verilen parayı, fakrü zaruret içinde olan insanlarımıza versek, Irak’ta IŞİD zulmünde inleyen Türkmen kardeşlerimize harcasak; acaba daha mı az günah işlerdik diye düşünmekteyim.
Çankaya’nın her şeyini değiştirmek, yedi yüz kişilik yeni bir KORUMA timi kurmak, “Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık” ya da “Biz bu halka güvenmekteyiz!” söylemlerinizle ne kadar uyuşmakta?
Siz, neden ve kimden; niçin korkmaktasınız?
Müslüman’a gösteriş, şaşa, israf ve şımarıklık yakışıyor mu?
Ey süslü cübbeler giyerek, kürsülere çıkıp halkı İRŞAD ettiklerini söyleyen müftüler, vaizler, Diyanetin cesur yürek başkanları! Siz, bu kutlamalara ne demektesiniz? Var mıdır bir fetvanız?
Esen kalınız.
Nazım PEKER
Bu haber 1733 defa okunmuştur.