gazete anamur
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı


Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Sponsor Alanı


EN ÇOK OKUNANLAR

Dost Siteler

HAVA DURUMU

ANAMUR

Saat

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 47  
»Bugün 1507  
»Toplam 15499561  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.191.103.144
» Bu sitemizi ziyaretiniz

DESPOTİZM, DEMOKRASİ VE HUKUK DEVLETİ

Misafir Kalem

25 Temmuz 2016, 21:02

Misafir Kalem

          DESPOTİZM, DEMOKRASİ VE HUKUK DEVLETİ

 

Kavramlar, anlamlar, savunanlar, tepki gösterenler, karşı çıkanlar. Çıkar ve etkinlik mücadelesinde kullanılan zihinleri etkilemek amaçlı üretilen sözcükler.

 

Kavramlar anlam taşır. Anlamı dışında algılanması ve uygulanması halinde zihinler karışır. Çatışmacı ortam doğar. Bu kavramların başında insanoğlunun farklı din dil ırk renk cins ayrımcılığını, despotizmi ortadan kaldırmak için vardığı benimsediği ve uygulamaya çalıştığı Anayasa, hukuk devleti, insan hakları, özgürlükler, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü, ticaret serbestisi  ve işleyeceği sistem olarak da demokrasi gelir.

 

Hukuk devleti mi, yargı bağımsızlığı mı, siyasi irade çoğunluk despotizmi mi var tartışmaları yapılıyor.

 

Yandaş veya karşıt algısı; hukuk kurallarının uygulanmasında en büyük handikaptır.

 

İnsanlar; farklılıkların eşitsizlik doğurduğunu, gücü elinde olanın ayrıcalıklı olduğu, keyfiliğin haklardan yararlanmada düzensizlik meydana getirdiği endişesi içindedir.

 

İnsanlar; bazı insanların bazılarından daha ayrıcalıklı olmasını önlemek için de hukuk kurallarını, adil yargılamayı, kanun önünde eşitliği, masumiyet ilkesini, suçsuz ceza olmaz ilkesi benimsemiştir. Bunun sonucu olarak hukuk devleti kavramını benimseyerek, anayasa ve yasalarla siyasi iktidarın, sermaye sahiplerinin halk yığınlarını istismarını önlemeye çalışmışlardır.

 

Çağın gereği; anayasal devlet, hukuk devletidir.

 

Demokrasi; ayrıcalıkların olmadığı herkesin eşit olduğu hukuk devleti varsa anlamlı sistemdir.

 

Demokrasi; yöneticilerin halk tarafından belli süreyle seçmesi ve değiştirebilmesi iken, Hukuk devleti; kişi sınıf ve zümre ayrımcılığının olmadığı herkesin her vatandaşın doğuştan eşit haklara sahip olduğu temeline dayanır. Bunun içinde kuvvetler ayrılığı anlayışı ile yargı bağımsızlığı esas alınmıştır.

 

Tarih boyunca; yargıyı istediği gibi kullanan siyasi iktidar, her zaman hukukta muhaliflere adalet hakkı tanımadan yeni haksızlıklar yaratmıştır.  Ne adına? Din adına, ideoloji adına haksızlıklar yapılmıştır, yapılmaktadır.

 

Gücün hukukunun olduğu yerde despotizm vardır.

 

Hukuk başka şeydir, yasa çıkartmak başka şeydir. Hukuk, yasayı belirler. Yasa, hukuku belirlemez. Bir yasa çıkarıldığında bu hukuk olmaz, yasal düzenleme olur.

 

Genel olarak gözlenen; siyasi iktidarın yargı gücünü de kullandığı, bunun için yasal düzenlemeler yaparak yargı erkini emrine aldığı şeklindedir.

 

Yürütmeye verilen yetkiler; normal, olağan bir hukukun çok üstündedir. Bu yetkilerle; hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmayan düzenlemelere gidilmiştir.

 

Türkiye'de siyasi iktidar gücü; hukuk devleti değil yasa devleti olmayı tercih etmiştir.

 

Mahkemelerde olması gereken yetkiler; hukukun temel ilkelerine dayanmalıdır.

 

Bunlar; -suçsuzluk karinesi ilkesi -kuşkudan sanık yararlanır ilkesi -silahların eşitliği ilkesi -adil yargılanma ilkesidir.

 

Hukuk devletinde; kimseye olağanüstü, hukukun olması gerektiğini söylediğinin dışında yetkiler verilemez. Verildiğinde başka güç merkezleri oluşur, hukuk ortadan kalkar.

 

Yasalar; hukukun hizmetinde olmalı. Hukuku kimse kullanmamalı. Sonuçta yasal bir düzenleme yaparsınız ama bu hukuka uygun olmaz.

 

Hukukun amacı; düzeni ve adaleti sağlamak demektir. Adalet, yasanın emrine girmişse o zaman görünüşte bir adalet vardır. Hukukla ilgisi olmaz, görünüşte hukuktur.

 

Hiç kimseye, olağanüstü, hukukun olması gerektiğini söylediğinin dışında, yetkiler verilmemelidir. Verilirse, hukuk ortadan kaldırılmış olur.   Korkarak, ürkerek, duygusallığa kapılarak hukuk oluşturulmamalıdır. Yasa çıkarırsınız ama artık o hukuk değildir, iktidar gücünün korku aracıdır.

 

Yaşanan ve yaşatılan sıkıntılar, toplumda hemen herkesi rahatsız edici bir boyuta gelmiştir.

 

Keyfi yandaşı koruma ve kollama, muhalifi sindirme susturma, hak almadan mahrum etme anlayışı; adalet sistemini, yargı sistemini bunaltmış, yargıya olan güveni sarsmıştır.

 

Oysa yargı; güçsüzlerin sığınacağı limandır. Hak arayan ya da haksızlığa uğrayan insanlar, adaletin tarafsız ve yansız sağlanması ile rahatlamalıdır.   Uygulamalardan ve sıkıntılardan ders alınmalıdır.

 

Günün Sözü: Güçlünün güçsüze yapacağı en büyük kötülük, adalet adına adaletsizlik yapmasıdır.

 

Nurullah AYDIN

20 Temmuz 2016-ANKARA

naydin54@gmail.com

Bu haber 1681 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
Günlük hayatın bir parçası, ölçü birimleri13 Kas?m 2024

Sponsor Alanı


SON HABERLER

Sponsor Alanı

 

Son Dakika Haber

Sponsor Alanı

 

Her Hakkı Saklıdır - 2012 (Fatma ARIKAN)
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Gazete Anamur