| |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Sponsor AlanıAna MenüSponsor AlanıSponsor AlanıEN ÇOK OKUNANLARHAVA DURUMUSaatSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
|
BARIŞ SUYU, KATLİAM ÇUKURU; YENİ KIBRIS!21 Ekim 2015, 19:34 BARIŞ SUYU, KATLİAM ÇUKURU; YENİ KIBRIS! Yazımın başlığına aldığım iki önemli olay yaşandı Kıbrıs adasında! Bir tanesi geçtiğimiz Cumartesi günü 17 Ekim 2015’te, diğeri ise; bundan tam 41 yıl önce 1 Eylül 1974’te… O toprakları çok iyi bilen, yıllarca yaşayan bir Kıbrıs sevdalısı olarak, adada suyun ne demek olduğunu, 1974 yılında Kıbrıs’ta Beşparmak Dağlarında savaşırken, susuzluğumuzu giderebilmek adına, dağda bulabildiğimiz ahlât ağaçlarından kopardığımız yabani armutları yediğimizi dün gibi hatırlıyorum. Ve sonrası geçen her yıl, Kıbrıs Türk Çiftçisinin, dört gözle beklediği yağmur sularının ne demek olduğunu da hiç unutmadım… Bu projenin hayata geçmesiyle birlikte, Anadolu’dan bir kez daha yol bağlandı Girne’ye. Tıpkı, 20 Temmuz 1974’de, yine barış adına Girne’den yol bağladığımız gibi Anadolu’ya… Yazıma başlık olarak kullandığım cümlelerin içinde iki önemli tanım var: Barış ve Katliam! Evet, hiçbir şekilde yan yana olmaması gereken iki kelime… Ancak Kıbrıs’ta yaşanan her barış sürecinin mimarı nasıl ki, Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkı ise. Katliamlarla anılan tarihi sürecin tarafı da, ne acıdır ki, hep adanın Güneyinde yaşayanlar… Bu yazımı, özellikle geçen hafta içerisinde adada yaşanan iki önemli olay nedeniyle kaleme aldım. Toros Dağlarının suyu Kıbrıs adasına taşındığı o hafta içinde; Rum kesiminin iktidar partisi Akel’e mensup birkaç Rum milletvekili ile onlarla kol, kola yürüyen Kıbrıs Türk Siyasi hayatının o bildik isimleri..! K.K.T.C’de 41 yıl önce 14 Ağustos 1974’te Rumlar tarafından Atlılar-Muratağa- Sandallar ve Taşkent Köylerinde 16 günlük bebek dâhil; savunmasız ve silahsız, kadın, çocuk, yaşlı demeden katlettikleri toplam,126(Muratağa-Atlılar)+81(Taşkent) insanımızın yattığı şehitlikleri ziyaret etmek istediler! Değerli okur, Bu olayı, “Tarihten Gelen Çığlık – Kıbrıs’ta Soykırım 1955-1974’’cisimli kitabımda; o çukurda katledilen insanlarımızın varisleriyle yapılan görüşmeleri, onların kendi ağzından anlattıkları şekliyle yazdım. (Bu kitabımda röportajları yapan Naci Kaya isimli kardeşim hala adada yaşamaktadır. Kendisine şükran borçluyum.) Şimdi durup, dururken böylesi bir araştırma nedendir? Yoksa Rum tarafının ve K.K.T.C’deki kimi işbirlikçilerinin amacı, bu çukuru ortadan kaldırmak mıdır? Böylesine büyük bir katliamın izlerini taşıyan bu çukur, ortan kaldırılsa bile! Tarihe kazınan o utanç dönemi, o katledilen insanlarımızın izi de silinebilecek midir? Tarihten gelen çığlıkları unutulabilecek midir? Adada yaşanan yegâne gerçek şudur ki: Tıpkı adaya yeniden can verecek olan ‘Barış Suyunda’ olduğu gibi. 1960’lı yıllarda ne demişti Kıbrıs’ın ilk Cumhurbaşkanı Başpapaz Makarios: “Adanın Türkiye’ye bağlanmasına asla izin vermem!’’ Ama ilk cevabını 20 Temmuz 1974’te almıştı. İkincisini de geçen hafta hayata geçen, ‘Barış Suyu’ projesiyle. Atilla Çilingir 21 Ekim 2015 Bu haber 1148 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSON HABERLERSponsor AlanıSon Dakika HaberSponsor Alanı |
|||||||||||||||||||
Her Hakkı Saklıdır - 2012 (Fatma ARIKAN) |