gazete anamur
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı


Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Sponsor Alanı


EN ÇOK OKUNANLAR

Dost Siteler

HAVA DURUMU

ANAMUR

Saat

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 3  
»Bugün 287  
»Toplam 15034357  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.140.188.16
» Bu sitemizi ziyaretiniz
Geleneksel 24.Türkmen Şöleni Erdemli Çamlığında Yapıldı

Geleneksel 24.Türkmen Şöleni Erdemli Çamlığında Yapıldı

Tarih 05 Haziran 2012, 00:32 Editör

Erdemli'de geleneksel hale gelen Türkmen şölenini bu yıl 3 Haziran 2012 Pazar günü yapıldı. Türkmen Şöleni müthiş bir ilgi gördü...

     Geleneksel 24.Türkmen Şöleni Erdemli'de Yapıldı

 

Erdemli’de geleneksel hale gelen Türkmen şölenini bu yıl 3 Haziran 2012 Pazar günü yapıldı. Türkmen Şöleni müthiş bir ilgi gördü. Sabahın erken saatlerinden itibaren vatandaşlar ve tüm Yörükler alana aileler ve obalar halinde gelmeye başladı. Öğle saatlerinde tüm erdemli çamlığı baştan başa dolarak insan seline dönüştü.

 

Erdemli Belediye Başkanı Mükerrem TOLLU yaptığı açıklamada:, “geleneğimizi yaşatalım, herkes tarafından paylaşılsın, sahiplenilsin. Amacımız bu” demişti. Başkanın sözü yerde kalmadı. Yörük-Türkmenler 24 yıllık geleneğe sahip çıktılar.

 

 

Şölenin tam anlamı ile Yörük-Türkmen geleneklerini yaşattığı alana girince belli oldu. Hertaraf Yörük çadırları ve obalarca paylaşılmıştı. Birbirinden ilginç Yörük kıyafetleriyle, Yörüklerin kullandığı eşyalarla bezenmişti.

 

 

24. Geleneksel Türkmen Sölen’ine Halk Müziği Sanatçısı Mustafa YILDIZDOĞAN, Türk Sanat Müziği Sanatçısı Muazzez ERSOY konserlerinin yanı sıra, Halk ozanları da katıldı. Aşık Devai ve Gül Ahmet YİĞİT halk ozanı olarak güzel parçaları ile Türkmen Şölenine renk kattı. Mehteran konserinin yanı sıra, Geleneksel oyunlardan cirit gösterileri ve sinsin oyunu da şölene renk katan gösteriler arasındaydı. Halk oyunları gösterileri ise şölene ayrı bir renk kattı.

 

 

Erdemli Belediye Başkanı yaptığı konuşmada şölenin anlam ve önemini belirtti. Türkmen Şölenine geleneklerin yaşatılması adına Kültür Bakanlığının sahip çıkması gerektiğini söyledi. Atatürk’ün kurtuluş savaşının o zor günlerinde umutsuzluğa kapılan insanlara: “Arkadaşlar gidip Toros dağlarına bakınız; eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet bizi asla yenemez“dediğini hatırlattı. Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlı’da Yörüklerin nasıl devlet ve millet için fedakârlık yaptıklarını belirten TOLLU, katılanlara hoş geldiniz diyerek sözlerini tamamladı.

 

 

03 Haziran 2012 Pazar günü Erdemli Çamlığında saat:10’da başlayan şölene saat:14.00 civarında MHP Genel Başkanı Dr. Devlet BAHÇELİ de katıldı. 

 

Geleneksel Erdemli Türkmen Şölenine katılan Bahçeli "Cumhuriyet'in tüm kurum ve ilkeleri bu zihniyet tarafından tahrip edilmektedir. Milli bayramlar, millete mal olmuş özel günler AKP tarafından hırpalanmaktadır." dedi.

                   

 

Bahçeli: “Milli bayramlar, millete mal olmuş özel günler AKP tarafından hırpalanmaktadır. İstanbul'un fethini sulandıran, içini oyan ve Türk tarihini basit olaylar yığını haline dönüştürmeye cüret eden yine bunlardır.” dedi.

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin  Erdemli Türkmen Şölenindeki konuşmasının tam metni;

 

Aziz Vatandaşlarım, Değerli Dava Arkadaşlarım, Muhterem Türkmen ve Yörük Kardeşlerim, Kıymetli Basın Mensupları,

 

Hepinizi en içten muhabbetlerimle selamlıyor sevgilerimi sunuyorum. Gelenek halini alan 24. Erdemli Türkmen Şöleni'nde sizlerle bir araya gelmekten son derece mutluyum. Bizlerin yeniden kavuşmasını nasip eden Yüce Allah'a şükrediyorum.

 

Erdemli'de kutlu Türkmen ruhuyla, çağları aşan Türkmen şuuruyla ve zamanın öğütücü dişlerine meydan okuyan Türkmen kudretiyle buluşmaktan kıvanç duyuyorum.

 

Bu şölenin gerçekleşmesine katkı veren, emeği geçen ve mesai harcayan her kardeşime teşekkürlerimi sunuyorum.

 

Erdemli Belediye Başkanı Sayın Mükerrem Tollu Bey ve çalışma arkadaşlarını, parti teşkilatımızın her kademesinde görev alan kıymetli dava arkadaşlarımı bu vesileyle kutluyorum.

 

Türkmenliği yaşatan, tüm olumsuzluklara rağmen Türkmenliği sahiplenen her bir Türkmen aşığıyla övünüyorum.

 

Türkmen çadırını; son yurdumuzun umut ve birlik otağı, barış ve kardeşlik sığınağı, huzur ve esenlik vahası olarak yaşamasına destek sağlayan fedakâr ve cefakâr Türkiye sevdalılarıyla iftihar ediyorum.

 

Türk milletinin geleneksel değerlerini yaşatmak ve Türk kültürüne sahip çıkmak amacıyla yapılan katkıları çok önemli bir kültür hizmeti olarak görüyorum.

 

Unutmayınız ki;

 

* Türkmen demek; hoşgörü, merhamet ve insaniyet demektir.

 

* Türkmen demek; samimiyet, yakınlık ve derin bağlılık demektir.

 

* Türkmen demek; asalet, adalet ve anane demektir.

 

*Zira Türkmen demek; millet demektir ve Türk milletinin bizatihi kendisidir.

 

Hepinizin bu bilinçte olduğunu iyi biliyorum.

 

Vefanın, sadakatin ve asırlarca eskimeyen millet sevdasının gönüllü mensupları olduğunuzu görüyor ve gösteriyorum.

 

Buraya Türkmen cevherini yaşatmak için toplanan; varım, birim, diriyim ve buradayım diyen her kardeşimi kucaklıyor, en iyi dileklerimi sunuyorum.

 

Ve hepinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.

 

Muhterem Vatandaşlarım, Aziz Dava Arkadaşlarım,

 

Türkiye kritik ve sorunlarla dolu bir sürecin tüm belirtilerini ve sancılarını yaşamaktadır. Türk milleti adeta ayakta kalabilmek için çırpınmakta, kardeşliğini korumak için didinmekte ve girdiği karanlık tünelden çıkmak için uğraşmakta ve alın teri dökmektedir.

 

Varlığımızı sakatlamaya, birlikte yaşamamızı sarsmaya ve bütünlüğümüze suikast düzenlemeye çalışanlar son yıllarda iyice şımarmış ve şirazelerinden çıkmışlardır.

 

Türkiye düşmanları, Türklük ve Türkmenlik hasımları bir an olsun boş durmamakta ve zamanlarını boş geçirmemektedir. Bu itibarla tehlike büyük ve yanı başımızdadır. Tehdit fazlasıyla belirgin; görünür ve hissedilir bir haldedir.

 

Kötü niyetliler, kötülüğü kılavuz olarak seçenler, dağılıp, parçalanmamızı isteyenler tüm kozlarını oynamakta, var olan kirli amaçlarını teker teker sergilemektedir.

 

*Hedefte Türk milleti vardır.

 

* Hedefte son yurdumuz yer almaktadır.

 

* Hainler, haramzadeler işbaşındadır.

 

* Bölücüler, bölünmeyi kafasına koyanlar faaliyet içindedir.

 

Bunlara ortam hazırlayıp çanak tutanlar, sırtını sıvazlayıp teşvik edenler iyice gemi azıya almışlardır. Zıvanadan çıkmışlar, gözlerini kan ve kin bürümüştür. Öfke nöbetine tutulanlar, küresel projelerde eşbaşkanlığa soyunanlar durmaksızın surlarımızda gedik açmaya çalışmaktadır.

 

Bin yılda karılan harcı, bin yılda kök salan çınarı ve bin yılda oluşan ülküyü geriletmek ve tarumar etmek amacıyla yoğun bir çaba sarfedilmektedir.

 

Bu yüzden bugünlerde, kendi kültür köklerimize ve tarihi kudretimize ziyadesiyle ihtiyaç duymaktayız.

 

Ne var ki siyasi iktidarda, bunları çepeçevre saracak ve savunacak milli bir bakış ve zihniyet noksanlığının varlığı büyük bir handikap olarak karşımızdadır.

 

Milli gerçeklere yabancı ve uzak olmayan, geleceğin güçlü Türkiye'sinin oluşmasını samimiyetle kafasında taşıyan, başkent Ankara vizyonuyla hareket eden basiretli bir siyasi anlayışla her zorluğun üstesinden gelineceği aşikârdır.

 

Eğer millet olarak bunu başarabilirsek, birlikte yaşama irademiz daha da güçlenecektir.

 

Böylelikle muhatap olduğumuz problemler kendi kültürel ve sosyolojik duruşumuzla daha çabuk bertaraf edilecektir.

 

Öncelikle yaşadığımız çağa sadece kendi potansiyelimizle değil, ecdadımızın yüzyıllarca nice badirelerden geçerek oluşturduğu kültür dairesinden bakmalıyız. Bu nedenle dün bize rehber olmalı ve bize yol göstermelidir.

 

Şüphesiz muhteşem hatıralarıyla övündüğümüz ve gönlümüzde ayrı bir yeri bulunan geçmişin aziz anıları aynı zamanda kolektif bir bilinci de bizlere emanet etmiştir. Bunun farkında olmak, nereden gelip nereye gideceğimizi tayin ve tespit etmek Türk milletinin tarihsel yolculuğunu onurlu ve şahsiyetli bir şekilde devam ettirmesine imkân sağlayacaktır.

 

Sanatıyla, edebiyatıyla, halısıyla, şöleniyle, yöresel motifleriyle, şiiriyle, diliyle ve geleneksel değerleriyle dünya üzerinde saygın bir yeri olan milletimizin maddi ve manevi varlıklarıyla ne kadar övünsek azdır.

 

İşte geleneksel Türkmen Şöleni de bunlardan birisidir.

 

Toplum ve millet hayatında geleneklerin, örf ve adetlerin çok önemli ve ayrıcalıklı bir yeri olduğu hepinizin malumudur.

 

Geleneklerimizi geçmiş kuşaklardan günümüze kadar ulaşmış, aziz millet fertleri arasında kuvvetli bir bağ oluşturmuş ve nesilden nesile  aktarılan  kültürel bir dinamizm olarak görmek lazımdır.

 

Toplum hayatında gelenek, görenek ve adetlerin en güzel yansıdığı ve ortaya çıktığı ortamlar çeşitli törenler, şölenler, festivaller ve kutlama günleridir.

 

Kültürün en önemli parçaları olan bu sosyal normlar; hayatımızı tanzim ettiği gibi, toplumsal denge ve uyumu da sağlamaktadır.

 

Bu itibarla, milli kültürümüzü daha çok tanıtan, destek veren ve yaygınlaşmasını sağlayan böylesi şölen ortamlarına çok önem verilmeli ve mutlaka da desteklenmelidir. Doğal olarak Türkmen şöleninin böylesi muhterem bir manası ve özelliği bulunmaktadır.

 

Kökeni Orta Asya'ya kadar uzanan Türkmenlik ruhunun; hem sosyal, hem kültürel ve hem de siyasal anlamda millet hayatında ayrıcalıklı bir yeri bulunmaktadır. Bu muazzam sosyolojik ve tarihi kıymetin, haşmetli kuvvetin kalbi bugün dünyanın her yerinde atmakta, varlığı her taraftan duyulmaktadır.

 

Buradan sizlerin vasıtanızla;

 

* Kerkük, Musul, Telafer'deki Türkmen kardeşlerimize sevgilerimizi gönderiyorum.

 

* Şam, Humus, Lazkiye ve Halep'teki Türkmen kardeşlerimize en dileklerimi gönderiyorum.

 

* Lübnan'daki Türkmen kardeşlerimize, İran'daki Türkmen varlığına selamlarımı gönderiyorum.

 

*Orta Asya'dan Balkanlara, Afganistan'dan Sibirya steplerine kadar hayat mücadelesi veren, zorluklara direnen, aslını ve neslini unutmayan  kardeşlerimize en kalbi duygularımı gönderiyorum.

 

Sizler, millet olarak birlikteliğimizin resmini, bin yıllık kardeşliğimizin hatıralarını oya gibi kilimlerinize işlediniz, yüreklerinizde muhafaza ettiniz.

 

Oğuz Kağan'dan gelen emaneti yere düşürmediniz, çadırlardan çıkarak cihana hükmeden bir iradenin mirasçıları olduğunuzu ihmal etmediniz.

 

İnancım odur ki, dünün kutlu esintilerini, bugünün heyecanlarıyla buluşturup yarının ümitlerine yönlendirebilirsek birçok meselenin üstesinden gelmek kaçınılmaz olacaktır. Bunu sağlayacak olanlar da, gerçekleştirecekler de sizsiniz.

 

Değerli Dava Arkadaşlarım, Aziz Türkmen Kardeşlerim,

 

Burada bulunan siz muhterem kardeşlerimin gözlerindeki vatan sevgisini gururla görüyor, dillerindeki millet sevdasını bir kez daha işitiyorum.

 

Sizler Türk milletinin özüsünüz, sözünüz ve her şeyisiniz.

 

Türklüğün güvencesi, Türkiye'nin ümidisiniz.

 

Zalimlerin korkulu rüyası, zorbaların kâbusunuz.

 

Vatanın hamisi, güzelliğin ve zarafetin temsilcileriniz.

 

Teslimiyetçi zihniyetin karşıtı, tavizkar bakışın amansız hasmısınız.

 

Kayırmanın, karartmanın ve kaypaklığın karşısında siz varsınız.

 

Anarşinin, asayişsizliğin, anaforculuğun ve ahlaksızlığın önünde siz duruyorsunuz.

 

Biliyorum ki karanlığı aydınlatacak sizsiniz, kötülüğü kovacak sizlersiniz.

 

İstismara direnecek sizsiniz, maneviyat tacirliği yapan siyaset tacirlerine haddini bildirecek olan sizlersiniz.

 

Türkmen'i etnik kimlik mesabesine indiren gafillere, milleti 36'ya dilimleyen vicdansızlara adım attırmayacak da sizlersiniz.

 

Ayranınız kabardığı zaman ihanet lobilerine, bölünmenin taraflarına dünyayı dar edecek de kesinlikle siz olacaksınız.

 

Sizlerin palavraya karnınız tok, yalana ve aldatmaya kapılarınız kapalıdır.

 

Yanlışı aklamaya, ihaneti süsleyerek meşrulaştırmaya, çözülmeyi marifetmiş gibi göstermeye gayret edenlere sırtınız dönüktür.

 

Bakınız az önce de dile getirdiğim gibi, milletimizi odağına alan tehlikeler bir hayli fazlalaşmış ve tehditler oldukça belirginleşmiştir.

 

İç ve dış sorun alanlarımız gün geçtikçe katlanmakta ve vahim bir süreç üzerimize üzerimize gelmektedir.

 

Bunun suçlusu elbette Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinden başkası değildir. Cumhuriyet'in tüm kurum ve ilkeleri bu zihniyet tarafından tahrip edilmektedir. Milli bayramlar, millete mal olmuş özel günler AKP tarafından hırpalanmaktadır.

 

23 Nisanla uğraşan bunlardır. 19 Mayıs'a düşmanlık yapan bunlardır. 30 Ağustos'tan intikam almaya çalışan bunlardır. 29 Ekim'i sıradanlaştırmaya cüret eden bunlardır. Hatta İstanbul'un fethini sulandıran, içini oyan ve Türk tarihini basit olaylar yığını haline dönüştürmeye cüret eden yine bunlardır.

 

Dersim isyancılarını el üstünde tutarak, Türk milletinin mücadelesine ve varlık hakkını savunan kararlılığına zarar veren de AKP olmuştur. Milletimiz ayrışmanın eşiğine, parçalanmanın sınırına adım adım hükümet eliyle sürüklenmiştir.

 

Bununla birlikte hükümetin; zenginleşme yalanlarının arkasında açlık vardır, yoksulluk vardır, yolsuzluk vardır. Geliştik nutuklarının arkasında işsizlik vardır, kayırma vardır, yağma vardır.

 

Büyüdük yalanlarının arkasında borç vardır, rantiye vardır, ipotek vardır.

 

Huzur ve güvenlik safsatasının arkasında bölücülük vardır, kapkaç vardır, çeteleşme vardır.

 

İleri demokrasi sözlerinin arkasında baskı, hak arayanlara eziyet, demokratik taleplerinin peşinde olanlara kötü muamele vardır. Türk Hava Yolları personeli bundan nasibini almıştır. Memurlarımız, kadınlarımız, işçilerimiz bundan fazlasıyla zarar görmüştür.

 

Halkımızın duygularını istismar ile tek başına iktidara gelen AKP zihniyeti yaklaşık 10 yılını maalesef bunlarla israf etmiştir.

 

Bugün bölücülük ve terör sorunu da içinden çıkılmaz bir hal almıştır.

 

Başbakan Erdoğan'ın yanlış politikaları, küresel çevrelerin dayatmalarıyla girdiği engebeli yol milletimizi meçhule doğru götürmektedir.

 

Türkiye'yi bu noktaya, bu zihniyetin gelişmeler karşısında sergilediği acz, zafiyet ve sefalet getirmiştir.

 

AKP hükümetinin siyasi hesapları maalesef kanlı terörü yeniden hortlatmış ve bölücü hevesleri artırmıştır.

 

Milli birliğimizin ve kardeşliğimizin sarsılmasına, söndürülmüş bölücülüğün yeniden doğmasına AKP zihniyeti neden olmuştur.

 

Bu kimliksiz zihniyet Türkiye'nin güvenliğini ve çıkarlarını çok ciddi biçimde zedelemektedir.

 

Milli bekamız ve güvenliğimiz, dirlik ve düzenimiz için başka coğrafyalarda müsebbip aramaya artık gerek yoktur.

 

AKP zihniyeti, Türk milleti ve Türk devleti için başlı başına ve öncelikli bir tehdit haline gelmiştir.

 

"Dicle kenarında bir koyun kuzusunu kaybetmişse bundan biz sorumluyuz" diyerek koyunun derdinde olan Başbakan, vatanımızın her yanında kaybolan millet evlatlarının da sorumlusu ve suçlusu olduğunu artık kabul etmelidir.

 

Ancak bilinmelidir ki, Türkmen ruhu, Türkmen cesareti hain emelleri besleyenlere ve işbirlikçilerine asla geçit vermeyecektir. Bu bakımdan kimse hayal peşinde koşmamalı, boş rüyalarla avunmamalıdır. AKP, Türk milletinin gücü üzerinde yanlış hesap yapmamalıdır. Nitekim yaptığı her yanlış, attığı her hatalı adım Türk milletinden misliyle cevap bulacaktır.

 

Bu vatan; bize ikram değildir.

 

Birilerinin bağışıyla elde edilmemiştir.

 

Masa başlarında alınmamış, böyle de kimseye bırakılmayacaktır.

 

Meydanlardaki şehit kanıyla bu coğrafyanın haritası çizilmiş, ödenen bedellerle ufkumuza gerilen işgal perdesi kaldırılmıştır.

 

Dersim çıkmazında sözde günah çıkartanlar, Uludere'de milletimizin kardeşlik bağlarını gevşetmeye çalışanlar bunu eninden sonunda fark edeceklerdir.

 

Teröristle kahramanı yer değiştiren, şehitle caniyi karıştıran, demokrasiyle dejenere olmayı aynı kalıba sokan defolu zihinler, mühürlü kalpler ve damgalı yüzler bir gün başlarını gerçeklere çarparak bunları anlayacaktır.

 

Türk milleti kuru bir kalabalıktan ibaret değildir.

 

Yeri gelince toplanacak yeri gelince ayrıştırılacak bir sürü, yığın ve çakma topluluk asla değildir.

 

Bu itibarla, millet gerçeğini idrak edememiş AKP hükümeti, boş fantezilerle, kendisinin bile inanmadığı ileri demokrasi masalıyla ülkemizi içinden çıkılmaz bir noktaya taşımıştır.

 

PKK statü elde etme arayışında, AKP marifetince son parkuru koşmaktadır.

 

Bunun altında;

 

* İmralıyla yapılan müzakereler yatmaktadır.

 

* Yabancı ülkelerde PKK militanlarıyla yapılan görüşmeler ve boyun eğmeler yer almaktadır.

 

* Etnik kimliklerin okşanması, bölücü akım ve eğilimlerin onaylanması bulunmaktadır.

 

Teröre gösterilen her müsamaha, teröriste verilen her vaat Anadolu'daki bir haneye acı olarak düşmüştür..

 

Mehmetçiklerimiz şehit olmuş, polislerimiz Hakk'a vakitsizce gitmiştir.

 

Türkiye anaların ağıtlarıyla gözyaşı seline maruz kalmıştır.

 

Başbakan Erdoğan ise şimdi adeta bunların sorumlusu kendisi değilmiş gibi, şehit mektupları okumakta, bölücü çevrelere temelsiz ateş püskürmektedir.

 

Geç kaldın Sayın Başbakan sana uğurlar ola. Günü kurtarmaya dönük sızlanmalarının bir karşılığı artık yoktur.

 

Mayını kapan, silahı kuşanan cinayetlerini işlemek için çoktan Irak'ın kuzeyinden sınırlarımıza geçmiştir. Canlı bombalar şehirlerimizde cirit atmaktadır. Kayseri Pınarbaşı'nda, bir polisimizin şehit olmasına neden olan rezalet bunun son örneğidir.

 

Başbakan Erdoğan; Müzakere dedikçe bölücü mihraklar heyecanlanmıştır. Pazarlık yaptıkça mermiler sağanak halinde yağmıştır.

 

Sözde Kürt sorunundan bahsettikçe hain emeller yatağından taşan ırmaklar haline dönüşmüştür.

 

Bu kapsamda Başbakan ve yandaşları;

 

*Güroymağa Norşin dedikleri gün her şeyi kaybetmişlerdir.

 

* 1 Ağustos 2009 tarihinde Polis Akademisinde yıkım projesini ilan ettikleri gün her şeyi yitirmişlerdir.

 

*Farklılıklar üzerinden milleti tanımladıkları gün terörün ekmeğine yağ sürmüşlerdir.

 

* Habur'da davullu zurnalı terörist karşılama törenleri düzenledikleri gün niyetlerini belli etmişlerdir.

 

* Anadilde eğitim isteklerine olumlu baktıkları gün her şeyi arkalarında bırakmışlardır.

 

* Sözde Kürt kimliğini, kültürleri, dilleri tanıyacağız, anayasal haklarını vereceğiz dedikleri gün; aslında bölücü teröre teslim olduklarını tescil ve ilam etmişlerdir.

 

Şimdi kalkıp bunlar hiç olmamış gibi, Başbakan Erdoğan milli ve manevi değerleri tekrar siyasetine alet etmeye ve şehitlerimizin aziz hatırlarından medet ummaya pişkince yönelmiştir.

 

Çok değil, bundan yaklaşık beş yıl önce, Başbakan şehitlerimize sahip çıkan dava arkadaşlarımı "görevlendirilmiş terbiyesizler" olarak suçlamıştı. Biz bunu unutmadık.

 

Şehitlerin son yolculuklarında; duygusal ve insani tepkisini koyan milliyetçi-vatanseverleri kameralarla tespit ettirerek mahkemeye vereceğini duyurmuştu. Biz bunu unutmadık.

 

Hatta şehit cenazelerinde feryat edenleri gözaltına aldırmıştı. Biz bunu da unutmadık.

 

Şehit yakınlarının provokasyoncular diyerek takip ettirip bastırmaya çalışmıştı. Biz bunu ise hiç unutmadık.  Cami avlularındaki yükselen sesi bastırmak için her yolu denemişti. Biz bunu asla unutmadık.

 

Şehide sahip çıkan partimize ve aziz dava arkadaşlarımıza kandan beslenenler, istismarcılar diyerek hakaret etmişti. Biz bunu da ilelebet unutmayacağız.

 

Ayrıca "Şehidim hakkını helal et bize" diye seslenenlere tahammül gösterilmediğini hiç unutmadık.

 

"Türkiye seninle gurur duyuyor" diye haykıranlara nefretle saldırılmasını hiç aklımızdan çıkarmadık.

 

"Şehitler ölmez, vatan bölünmez" diyerek arşa kadar ulaşan milli sesleri kesmek için hangi çirkinliklerin sergilendiğini hiç ama hiç gündemimizden çıkarmadık.

 

Bunlar sanki hiç yaşanmamış gibi davranan Başbakan, köşeye sıkışınca elde mektup, dilde sahte hamasi nutuklarla sözüm ona sağlam duruş göstermeye çabalamaktadır.

 

Ancak bunlara inanacak yoktur. İtibar edecek de bulunmayacaktır.

 

Çünkü terör sorununu başta sözde Kürt sorunu olarak yanlış tercüme edip, Türk milletinin başına bölücülük musibetini açan bu zihniyetin yatacak yeri de yoktur, ileri sürecek mazereti de kalmamıştır.

 

Başbakan'ın gündem saptırmaları, kadınlarla ilgili çirkin benzetmeleri kendi niyetini saklamayacaktır. AKP'nin peşinden giden anamuhalefet partisi lideri de, malum sarp yollarda, bölücülük güzergâhında ısrarla ve hevesle yürümektedir.

 

Bu defa da kendisi, diline doladığı sözde Kürt sorunuyla vakit geçirmekte, bölücülük sırasına girmekte ve planladığı nafile görüşme trafiğiyle karanlığa doğru hızla yelken açmaktadır.

 

Buradan ifade etmek isterim ki, sözde Kürt meselesi hakkında veya bölücülüğü meşrulaştırmaya dönük girişimler paralelinde görüşme talep eden kim olursa olsun Milliyetçi Hareket Partisi'nin kapıları kapalıdır.

 

Bunun dışında kim isterse bizi ziyarete gelebilir, misafirperverliğimize, uzlaşmaya açık tutumumuza ve ülke sorunlarıyla ilgili fikirlerimize bire bire şahit olabilir.

 

Çünkü bizim açımızdan Kürt sorunu diye bir şey yoktur. Bu kapsamda CHP'nin bizimle görüşmesine ve düşüncelerini paylaşmasına da gerek olmayacaktır.

 

Mersin'i Güneydoğu'nun incisi olarak gündeme getiren ve böyle takdim eden anamuhalefet liderinin bizim açımızdan ya coğrafya bilgisi iflastadır ya da bu güzel kentimizi başka sinsi niyetlerine alet etmek için harekete geçmiştir.

 

Ne hazindir ki CHP'nin genel başkanı, AKP'nin rüzgarına takılmış ve pusulasını şaşırmıştır.

 

Bilinmelidir ki, Mersin Akdeniz'in incisi, Türkiye'nin pırlantasıdır.

 

Bu güzel kent Milliyetçi Hareket'in şahlanışında ve büyümesinde büyük katkılar sağlamış muhteşem bir vatan yöresidir.

 

Tüm gelişmeler, CHP'nin; AKP, BDP ve PKK ile aynı karede buluşup fitne saçtığını göstermektedir.

 

Anlaşıldığı kadarıyla bölünme ihalesinin taliplileri ve iştirakçileri çoğalmaya başlamıştır. Bu doğru bir tercih değildir. Bu gidişat hayırlı değildir.

 

Bu yolun sonunda Türkiye'nin çökmesi, çözülmesi ve milletimizin bütünlüğünün bozulması görülmektedir.

 

Bir tarafta AKP, CHP; diğer tarafta BDP ve PKK aynı menfur amaçta buluşmuş ve Türk milletini zehirlemeye yönelmiştir.

 

Tekraren belirtmek isterim ki; Türkiye'nin Kürt sorunu yoktur. Bölücülük ve terör sorunu vardır.

 

Bunu anlamadan, itiraf etmeden ve gereğini yapılmadan terörün beli asla kırılamayacaktır.

 

Biliniz ki, Milliyetçi Hareket geçmişte olduğu gibi, gelecekte de ihanet girişimlerine karşı milli bir duruş gösterecektir. Bilhassa sizler olduğunuz sürece hain hesaplar inşallah boşa çıkacaktır.

 

Buradan, Milliyetçi Hareket Partisi'nin kararlılığını ve fikriyatını bir kez daha vurgulamak istiyorum.

 

Büyük Türk milleti, tüm dünyaya son sözünü 29 Ekim 1923 tarihinde söylemiş ve bu konuyu açılmamak üzere kapatmıştır.

 

Kimler ve hangi mihraklar, hangi oyunları tertip ederlerse etsinler, hangi ihanetlerin içine girerlerse girsinler yeniden ilan ediyorum ki;

 

√ Türkiye Cumhuriyeti tektir ve üniter bir devlettir.

 

√ Türk milleti ayrılık kabul etmeyen bir bütündür.

 

√ Türkiye Cumhuriyeti ebedi yurdumuzdur.

 

√ Al bayrağımız bağımsızlığımızın, egemenliğimizin sembolüdür.

 

√ İstiklal Marşımız, kahramanlık ve bağımsızlık destanıdır.

 

√ Milli birlik ve bütünlüğümüzün temelleri tek devlet, tek vatan, tek millet, tek bayrak ve tek dil ülküsüdür.

 

Türk milleti ebedi vatanında milli varlığını ve birliğini ne pahasına olursa olsun koruyacaktır.

 

Milliyetçi Hareket, bu kutlu değerleri ve kutsal emanetleri muhafaza etmeye yeminlidir.

 

Ve bu milli konu, Milliyetçi Hareketin de varlık nedenidir.

 

Ne peşkeş çekilecek dağımız, ne bırakılacak ovamız, ne yüz çevireceğimiz vilayetimiz, ne ulufe gibi sunacağımız yöremiz ve ne de arkamızı döneceğimiz insanımız vardır.

 

Türkmen yaylasında son nefer ve son nefes kalasıya kadar Türk milleti baki kalacaktır.

 

Türkmen çadırının direkleri kırılmadığı sürece Türk devleti yaşayacaktır.

 

Sizler teminatsınız, sizler bunun için kutlu geleceksiniz.

 

Hepinize güveniyor, hepinize inanıyorum.

 

Ve burada bulunan tüm kardeşlerime sormak, seslerini gür bir şekilde duymak istiyorum:

 

√ Milletimizin yaşaması için sorumluluk alacak mısınız? (Evet)

 

√ Vatan, millet, bayrak ve gelecek demeyi sürdürecek misiniz? (Evet)

 

√ Türkiye'ye sahip çıkmayı her zaman olduğu gibi devam ettirecek misiniz? (Evet)

 

İşte bu Türkmenlerin, Yörüklerin kararlılık beyanıdır.

 

Varlığınız gücümüze güç katıyor, desteğiniz yolumuzu aydınlatıyor.

 

Bu vesileyle hepinize mücadelenizde üstün başarılar diliyorum.

 

Her birinize şükranlarımı sunuyorum.

 

24. Erdemli Türkmen Şöleni'nin birlik ve kardeşlik yolunda hayırlı neticelere kapı aralamasını temenni ediyorum.

 

Bir kez daha hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyor, Cenab-ı Allah'a emanet ediyorum.

 

Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.

 

Sağ olun, var olun.

 

Ne Mutlu Türküm diyene.

 

Türkmen gelenek-göreneklerinin yanısıra, onların hayat, töre, gelenek ve göreneklerinin yansıtıldığı çeşitli etkinliklere yer verilen törenler akşam 18.00’de sona erdi.

 

 

 

 

 

 

Haber ve Fotoğraflar: Fatma ARIKAN

                                      gazeteanamur

 

 

 

 

 

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

SOSYAL - KÜLTÜREL

MERSİN'DE YILIN ENLERİ BELİRLENDİ

MERSİN'DE YILIN ENLERİ BELİRLENDİ 30 yılı aşkın basın sektöründe faaliyet gösteren Ergin Medya, 2023 yılının Mersin Yılın Enleri projesini hayata geç...

MEŞYAD'DA ŞAİR KEMAL KARSLI ANILDI

MEŞYAD'DA ŞAİR KEMAL KARSLI ANILDI Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği Merhum Şair Kemal Karslı için anma töreni düzenledi.
Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı


SON HABERLER

Sponsor Alanı

 

Son Dakika Haber

Sponsor Alanı

 

Her Hakkı Saklıdır - 2012 (Fatma ARIKAN)
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

Altyap?: MyDesign Haber Sistemi