| |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Sponsor AlanıAna MenüSponsor AlanıSponsor AlanıEN ÇOK OKUNANLARHAVA DURUMUSaatSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
|
EVDE YÂDA KAÇAK GÖÇEK ÖZEL DERS VERME İŞİ DENETLENMELİ, SONLANDIRILMALIÇETKODER: Geçmişten bu yana giderek artan bu tür HAKSIZ uygulamanın önüne geçmesi gerekir. Kısa adı ÇETKODER olan Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği Genel Başkanı Mustafa Göktaş, Eğitim Öğretim yılının başlaması ile Evde özel ders verilmesi işine dikkat çekti. EVDE YÂDA KAÇAK GÖÇEK ÖZEL DERS VERME İŞİ DENETLENMELİ, SONLANDIRILMALI Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, “ Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar belli. Eğitim ve öğretim sezonu bugün açıldı. Okullarda verilen eğitim düzeyi belli. Özellikle Devlete ait okullardaki müfredat apaçık ortada. Öğretmen ve öğrenci ilişkileri ile Öğretmenlerin üstlendikleri görevler açısından öğrencilere verdiği derslerin nitelik ve kalitesi ortada. Alınan kararlar ile Dershaneler de temel liselere dönüştürüldü. Bu arada piyasada yeni bir sektör oluştu. Evde veya boş gözüken belirli ofis ve işyerlerinde özel ders verme başladı. Yani kaçak, göçek, merdiven altı tabir edilen, hiçbir vergilendirmeye ve kanuni şartlara haiz olmadan çocuklarımıza dersler veriliyor. Yurdun her yerinde bu durum mevcut. Özellikle Üniversiteye hazırlanan gençler açısından sınavlarda başarılı olmak adına özel ders alma furyası başlamış durumda. Özellikle de devletin okullarında görev alanların bu işi yapmaları son derece yakışıksız ve hukuksuz durumda. Bu bağlamda hem ortaya haksız kazanç çıkmakta hem de yasal olmayan nahoş bir ortam gelişerek, öğretmen camiasını ve öğrencileri yolsuzluğa, arsızlığa, huysuzluğa, haksız kazanca yönelten bir durum söz konusudur” dedi 657 SAYILI KANUNUN 28. MADDESİ İLE 625 SAYILI KANUNUN 21.MADDESİ AÇIKTIR Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, “Bilindiği üzere Devlet Memurlarının bağlı olduğu 657 sayılı bir kanun mevcuttur. Bu kanunun 28.nci maddesi açıktır: ‘Madde 28 - (Değişik: 30/5/1974-KHK-12;Değiştirilerek kabul:15/5/1975-1897/1 md.) Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç). Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri ile kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim ve denetim kurulları üyelikleri görevleri ve özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır. Eşleri, reşit olmayan veya mahcur olan çocukları, yasaklanan faaliyetlerde bulunan memurlar bu durumu 15 gün içinde bağlı oldukları kuruma bildirmekle yükümlüdürler’ amir hükmünü kapsamaktadır. Hal böyle iken, Devlet memuru olup, Resmi okulda görev alan bir öğretmenin hangi branştı olursa olsun Evinde yada kendine ait başka bir alanda öğrencilere özel ders vermesi kanuni ve hukuki değildir. Çünkü gelir elde etmektedir ve tacir yada esnaf durumuna düşmektedir. Yani bir yerde serbest meslek kapsamına giren bir iş olmaktadır. Oysa onlar Devlet memurudur. Çok yüksek meblağlar ile evinde yâda başkaca özel alanda bu işi yapan binlerce öğretmen vardır ve haksız kazanç elde ettikleri gibi, gayri ahlaki bir durumda sergilenmektedir. Zaman zamsan bizlere bu hususlarda ihbarlar gelmektedir. Bu durumun Maliye Bakanlığı yetkelilerince kontrol ve denetimi gerektiği gibi, Milli Eğitim Bakanlığının da bu işi sıkı takibe alması gerekmektedir. Çünkü ortada haksız kazanç vardır, memuriyete halel getirecek durum vardır. MEB’in bu hususta idari işlem yapması gerekir. Çünkü 657 sayılı Kanunun 125/D-h bendinde; Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmanın kademe ilerlemesini durdurma cezası ile tecziye edileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı şekilde Maliye Bakanlığının da ciddi işlem yapması lazımdır. Bu durumun tespiti halinde vergisel açıdan gerekli cezai işlemler yapılması gerekir. Ancak ciddi ve kararlı bir denetim mekanizması olmadığından ve şikâyet etsinler gidip bakalım dendiğinden, piyasada bu yönde haksız kazanç elde eden sayısı giderek artmaktadır. Üstelik de bu yolla Aileler ve öğrenciler mağdur edilmektedir. Yine önemli bir husus ise Özel öğretim ile ilgili olan 625 sayılı kanundur. Bu kanunun 21.maddesi de açıktır: ‘ Madde 21 – (Değişik: 16/6/1983 – 2843/13 md.) (Değişik: 11/7/1984 - 3035/8 md.) Özel öğretim kurumlarında yönetim, eğitim ve öğretim hizmetlerinin, asıl görevi bu kurumlarda olan yönetici ve eğitim-öğretim elemanları ile yürütülmesi esastır. Gerektiğinde uzman ve usta öğreticiler geçici veya sürekli olarak bu kurumlarda çalıştırılabilirler. (Değişik: 11/7/1984 - 3035/8 md.) Bir özel okulun mevcut ders saati sayısının, kuruluş sırasında üçte birinin; kuruluşundan beş yıl sonra da en az üçte ikisinin, asıl görevi bu okulda olan öğretmenler tarafından okutulması zorunludur. Her derece ve tipteki özel öğretim kurumlarının yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmetlerinde, en az dengi resmi öğretim kurumlarına atanabilmek için gerekli nitelik ve şartları taşıyanlar, resmi dengi bulunmayan özel öğretim kurumlarının yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmetlerinde ise, Milli Eğitim Bakanlığınca tespit edilecek nitelik ve şartları taşıyanlar görevlendirilir’ demektedir. Öyle ise bu hususta neden ciddi bir denetim söz konusu değildir” dedi. HAKSIZLIĞIN VE HAKSIZ KAZANCIN ÖNÜNE GEÇİLSİN Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, “Elbette öğretmenlerde kendi mesleğini icra edecekler ve bu yolda para kazanacaklardır. Ancak Mesleki faaliyetleri sürdürürken yasalarca belirlenmiş yükümlülüklerimizi yerine getirmek zorundayız. Yürürlükteki mevzuat ve yasal yükümlülükler her tür mesleki faaliyetin çerçevesini oluşturur. Yasal çerçevelerin dışında kalan her türlü faaliyet, mesleki şöhret ve vakarı ayrıca işlevi olumsuz etkiler. Nasıl ki Sağlık alanında Doktor evinde yada başkaca bir kayıtsız alanda belirli bir para karşılığında ilgili alanda öğrenim gören öğrencilere yada hastalara hizmet veremiyorsa 657 tabi öğretmende bunu yapamaz. Yapmaya hakkı yok. Kaldı ki özel ders verilir denerek, etüd vs. adı ile hiç bir yasal dayanağı olmaksızın ve vergi mükellefiyeti olmayan, çok sayıda öğrencisi olan, bunlardan azımsanmayacak paralar elde edenlerin varlığı da ortadadır. MEB ve Maliye el ele verip, ortaklaşa olarak mevcut sistemde görev alan tüm öğretmenlerin mali durumlarını, mal beyanlarını, kredi kartı harcamalarını, kullandıkları banka kredi miktarlarını, yaşam tarzlarını takibe aldıklarında gelirin büyüklüğü ortaya çıkacaktır. Ortada haksız, usulsüz, kanunsuz, bu hususlardaki örf ve âdete uygun olmayan bir kazanç söz konusudur. Elbette ki Yasal çerçeveler dâhilinde kişiler üzerlerine düşen mükellefiyetleri yerine getirmek sureti ile mesleki icrada bulunma hakkına sahiptir. Ama bunların yasal bir zemini mevcuttur. Bu bağlamda ilgili ve yetkililerin geçmişten bu yana giderek artan bu tür HAKSIZ uygulamanın önüne geçmesi gerekir” dedi.
|
Sponsor AlanıSON HABERLERSponsor AlanıSon Dakika HaberSponsor Alanı |
|||||||||||||||||||
Her Hakkı Saklıdır - 2012 (Fatma ARIKAN) Altyap?: MyDesign Haber Sistemi |