COPENHAG ve LAHEY


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 27 ?ubat 2012
Geçerli Tarih: 28 Mart 2024, 18:01
Site: gazete anamur
URL: http://www.gazeteanamur.com/yazar.asp?yaziID=65


         Geçen gün yine bildik partinin bir Milletvekili bir TV ekranında atmadık çamur, uydurmadık karalama ve suçlama bırakmadı…

Bildik propaganda sloganlarını sıraladı durdu…

Barış dedi,

AB dedi,

Çözüm dedi…

Ve daha bunlar gibi bir sürü uyduruk, saçma iddia...

Her şeyin en doğrusunu bilen usta(!) siyasetçi, değişmez politikaları olan “Kıbrıs Türklerini yaşanmış her olayın suçlusu ilan etme” yöntemi ile saldırıp durdu… Adamlar neredeyse, yağan yağmurun, esen Rüzgârın hatta gördükleri her kâbus’un suçlusu ilan edecekler Kıbrıs Türklerini… 

Yıllar öncesinin uyduruk karalama ve suçlama tercihleri olan Kopenhag-Lahey saçmalıkları da bol bol kullanıldı…

Neymiş?

Kıbrıs Türkleri Kopenhag ve Lahey’de ölümcül suçlar işlemişler. Dolayısıyla barış gerçekleşmemiş, özledikleri birleşme olmamış, federasyon olmamış. Ve en önemlisi, şu Kıbrıs Türkleri var ya! Yaptıkları hatalar nedeniyle Rumların AB’ye girmesine neden olmuşlar. Dinleyenler de zan eder ki bildik partinin bildik yöneticileri Rumların AB’ye üye olmasına pek üzüldüler?  

İnanmayın yalan…

Önce Kopenhag ve Lahey’in ne olduğunu söyleyelim…

Kopenhag dedikleri, AB’nin genellikle senede iki kez gerçekleştirdikleri zirvelerden biri, 2002 Aralık, Kopenhag zirvesi…

Lahey dedikleri ise o zirvelerden bir başkası, 2003 Mart, Lahey zirvesi…

Kimler katılır bu zirvelere?

Sadece AB üyesi ülkeler ve genişleme dönemlerinde aday ülkeler katılıyor.

KKTC veya yöneticileri bu zirvelerden herhangi birine AB tarafından resmi olarak davet edildi mi?

HAYIR…

Kopenhag zirvesinin veya ondan önceki herhangi bir zirvenin gündeminde;  Rum tarafının herhangi bir eylemi sonucunda üyeliğinin durdurulacağı yönünde bir karar veya karar önergesi varmaydı? 

HAYIR…

Ama başka bir zirve kararı vardı. Kopenhag zirvesinden çok çok zaman önce, 1999 Aralık, Helsinki Zirvesi’nde AB,  “Üyelik müzakerelerinin tamamlanmasına kadar kapsamlı bir çözüme ulaşılamamış olsa da, Kıbrıs AB üyesi yapılacaktır” kararını aldı. Ve AB komiserleri, görüşmelerin sürdürüldüğü günlerde bile; hiç utanmadan, o yüce değerlerini de ayaklar altına alarak bu karar sıkça tekrarlamadı mı? Sormadan edemeyiz, her olayın suçlusu Kıbrıs Türkleri de; AB’nin bu utanmazlığına ve hayasızca müdahalesine gıkınız mı çıktı?...

O zaman neydi Kopenhag ve Lahey’de olanlar?

Bir yanda başka binalarda veya başka odalarda AB’nin zirvesi gerçekleşirken; başka binalarda veya odalarda Kıbrıs Türk Temsilciler makasa alınarak olmadık bir plana ‘evet’ demeye zorlandı. Bu; kendini çok zeki sanan hani Kıbrıs’ta yeni bir millet yaratacağını iddia eden Tanrılaşmış(!) Annan’ın çirkin bir oyunundan başka bir şey değildi…

Kopenhag Zirvesi’nin çok öncesinde Yunanistan Kıbrıs’ın AB’ye üyeliğini garantilemek için “eğer üye alınacak devletlerin arasında Kıbrıs Cumhuriyeti olmazsa üye alınacak tüm ülkeleri veto ederim.” diye AB’ye tehdit ve şantaj yapmadı mı?

Yine o günlerde Yunanistan; üye alınacak on ülkenin üyelik kabul oylanmasının teker, teker değil tümünün birlikte yapılmasını şantajlarıyla AB’ye kabul ettirmedi mi?

Şimdi söyleyin bakalım; kimmiş Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB üyeliğini sağlayan?

Nasıl sağlanmış Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB üyeliği?

Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarının ortak şantaj ve tehditleri ile…

Siz ki dürüstlük ve doğruluk söz konusu olunca; çanakta kül bırakmıyorsunuz;

Bir sürü gerekçe uydurarak Kıbrıs Türklerine çamur atıp karalamayı biliyorsunuz da; bu yaşanmış gerçek ahlaksızlık ve gerçek soysuzluk karşısında niye suskun kalıyorsunuz? Bir kez da şu Yuna ile Rum’u suçlayıp karalasaydınız be kardeşim. Onurunuz, gururunuz mu incinirdi?

7 - 11 Aralık, 2000 NICE ZİRVESİ’nde; Avrupa Birliği, geleceğini, 27 olarak sınırlayan bir tablo üzerinde şekillendirmedi mi? Bu tabloda; Kıbrıs Cumhuriyeti’ne: AB Konseyinde 4 oy, Avrupa Parlamentosunda da 6 sandalye ayırmadı mı? Yani AB, bildik partinin saçmalıkları hilafına çok zaman önce Kıbrıs Cumhuriyeti ile işi bitirmiş. İşlem ta o zamanlardan tamam… Ama adamlar yine de Rumları Kıbrıs Türklerinin hataları üye yaptı deyip kem-küm ediyorlar…

              Eğer Rum “hayır” deseydi AB’ye alınmayacaktı, iddiası da sadece bir faraziyedir. Bu, hiçbir zirve kararında yok…

2002 aralığında(Kopenhag zirvesi) o çirkin oyunun sergilendiği odada bile Rum tarafı plana “Şartlı evet” demedi mi?  Bu zirveden sonra Rum liderliği; “Eğer Denktaş evet deseydi ben kesin hayır diyecektim.” Açıklamasını yapmadı mı? 

Ayni şekilde Mart 2003 te(Lahey zirvesi) de Rumlar plana “Hayır” dememiş miydi?

Sözü edilen her iki zirvede de, Rum’un “hayır”ına karşılık, biz “evet” deseydik AB’nin Rum’u üye yapmayacağı iddiası koskoca bir YALANDIR…

Bu uyduruk iddialardan medet uman bildik partinin;

Eline geçirdiği ilk fırsatta Kıbrıs Türklerinin kuyusunu kazdığını,

Devletini pazara çıkardığını,

Egemenliğini Hristofyas’a teslim ettiğini,

Self determinasyon hakkını çalmaya çalıştığını,

Yaşanabilecek yeni katliamlara ve soykırıma karşın ayrılma hakkımızı ret ettiğini,

Her konuda Kıbrıs Türklerini sırtından hançerlediğini,

UNUTMAYACAĞIZ…