SEZAR, BAŞKANLIK VE ROMA HUKUKU


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 10 Aral?k 2016
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 16:17
Site: gazete anamur
URL: http://www.gazeteanamur.com/yazar.asp?yaziID=2870


                     SEZAR, BAŞKANLIK VE ROMA HUKUKU

            Bundan yüz yıllarca önce İtalya Yarımadasında sınırsız bir güce, önlenemez yetki ve haklara sahip bir yüce SEZAR vardır.

            Sezar, tek adamdır. Askerdir, komutandır, devlet başkanıdır, ekonomisttir. ROMA’nın tek ve eleştirilemez, hakları kısıtlanamaz, her dediği itirazsız kabul edilen bir kişidir.

            Roma’nın ileri gelenleri, Sezar’ın bu tek adamlığından ve sınırsız haklarından rahatsızdırlar. Bu işin böyle gitmeyeceğini, gitmemesi gerektiğini anlarlar ve savunmaya başlarlar.

             Sonuçta SEZAR da bir insandır. Her insan gibi O’da hata yapabilir, yanılabilir ve yanlış kararlar da verebilir.

            Sezar’ın bu sınırsız yetkilerini ve tek adamlık durumuna bir sınırlama gereklidir. Çünkü Roma, sadece SEZAR’ın değil bütün Romalılarındır. Öyleyse Roma ile ilgili kararlara da Romalıların karar vermesi gereklidir.

            Bu gerekçe haklıdır ve kabul görür.

            Sezar’ın ya da başka Sezarların tek adamlığına bir son vermek gereklidir.

             Romalılar da öyle yaparlar.

            Sezar’ın yanına, seçimle gelen kişiler yerleştirilir. Bu kişiler Romalıların seçtiği kişilerdir.

            Böylece Roma’da SEZAR’ın tek adamlığı sona erer. Astığı astık, kestiği kestik konumu sonlandırılır.

            Ardından meşhur ROMA HUKUK doğar ki, pek çok hukuk fakültelerinde bu hukuk, halen ders olarak okutulmaktadır.

            Tek adam yönetimi, asla kabul edilecek bir yöntem değildir. Çünkü bir mutfak gerekir.

            İnsanoğlu kaprislidir, ego sahibidir, elinde olmadan kindardır ve en önemlisi de “nefis” sahibidir.

            Atatürk, kurtuluş savaşı sonrası kendisine teklif edilen “Tek adamlık” önerilerinin hepsini elinin tersiyle iterek, “demokrasi” demiş ve halkın kendi seçtiği temsilcileri ile kendini idare esasına dayanan “CUMHURİYETİ” tercih etmiştir.

            Biz bu hakkımızı neden tek adama rejimine devredelim ki?

            Efendim sistem tıkandı, Anayasal çizgiden saptı” diyenlere: sistemi neden kapris ve özentilerinizle tıkamaktasınız? Milletvekili belirleme işini neden seçmenden, delegeden alarak genel başkanlara verdiniz?

            Neden TBMM’ni,  vekillere çıkar sağlayan, onların haklarını ve çıkarlarını korur hale getirdiniz? Neden vekil maaşlarını en tepe noktaya taşıdınız? Neden gönlü ve beyni vatan-millet için çarpanları değil de genel başkana körü körüne itaate eden ve sadakat gösteren insanlardan vekil seçmektesiniz?

            Ben şahsım ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sıradan bir ferdi olarak SEZARLARA değil, katılımcı ve çoğulcu, halkın iradesine dayanan demokrasi ve cumhuriyet diyenlerdenim.

            Esen kalınız.                                                                               

Nazım PEKER