YÜZYILIN SAVCISI KAÇTI MI, KAÇIRILDI MI?


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 15 Eyl?l 2015
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 16:22
Site: gazete anamur
URL: http://www.gazeteanamur.com/yazar.asp?yaziID=2211


YÜZYILIN SAVCISI KAÇTI MI, KAÇIRILDI MI?

 

        O kadar yürekliydi ki, kendisi adaletin yılmaz savcısı, demokrasinin savunucusu idi. Sayesinde ülke “Bağırsaklarını temizliyordu.” Altına özel kurşungeçirmez lüks ve konforlu arabalar tahsis ediliyordu; “Bu davanın savcısıyım” diyen yönetici dünya lideri tarafından.

 

        Adam bir deri bir kemik kalmıştı. Kanser bütün bünyesini, kemirip bitirmişti. Ayağa kalkmakta, yürümekte, yatağının üzerine oturmakta yardıma muhtaçtı.

 

        Bu adamı salıver. Davası dışarıdan görülsün” diyenlere: “Kaçma şüphesi var” gerekçesiyle “HAYIR” demekteydi.

 

        Ergenekon’un kasası dediği adam, yokluklar içinde öldü. Belediyenin yardımıyla cenazesi kaldırıldı. Acaba Kuddusi Okkır’ın ahı mı tutmuştu asrın savcısını?

 

        Heykeli dikilecekti. Adı Türk hukuk tarihine altın harflerle yazılacaktı.

 

        Kadıncağız yaşlıydı. Kendisini eğitime ve Türk kadınının cehaletten kurtulmasına adamıştı. Kimsesiz kızları okutuyordu. Ergenekon’a yardım ve yataklıktan tutuklandı. O, bir doktordu. Ne kaçma ne de delilleri karartma ihtimali yoktu. O yaşlı bayanı da içeri aldırttı. Sorguladı da sorguladı.

 

        Sonunda karar verilemeden Türkan Saylan’da rahmetli olup gitti.

 

        Onu da tahliye etmemişti, yurt dışına kaçar, delilleri karartı diye.

 

        TSK’nın değerli paşaları, “Bizler şerefli bir kurumun şeref sahibi mensuplarıyız” diyerek gelip teslim oldular.

 

        Bu paşalar yaşlıdır, hepsi ilaç kullanmaktalar. Davaları dışarıdan yapılsın” tekliflerine, “Yurt dışına kaçarlar, delilleri karartırlar” gerekçesiyle “Hayır” demiş ve bu paşaları yıllarca hücrelerde tutmuştu. Kaçma niyeti olan kendi gelir teslim mi olurdu?

 

        Sonunda “KUMPAS” denildi ve davalar düştü.

 

        Savcı Öz, sözde hukuk adamıydı. Hukuk yoluyla, “Adalet “denen yüce değere (!) ulaşmak eğitimi almıştı.

 

        Ama nerelere ulaştığı da ortalarda!

 

        Kendilerine emekli ve aktif hukukçular, “Etme Zekeriya, eyleme Zekeriya! Bu hukuk bir gün sana da lazım olacak” dedikçe. O bildiği sazı çalmaktan geri durmadı.

 

        Heykeli dikilecek durumundan, tutuklanacak duruma geliverdi.

 

        Ey Allah’m sen ne büyüksün! Boynuzsuz koçun hakkını boynuzlu koçta bile bırakmıyorsun.

 

        Basından öğrendik ki Savcı Bey, savcıdan kaçmış. Hem de Ermenistan’a. Acaba oralarda ne işi var, kimleri tanıyor?

 

        Bu, birinci soru.

 

        Türkiye çok karışacağa benzemekte; çuvallar çırpılacak, pislikler ortaya dökülecek gibi de.

 

        Acaba birileri, bunlardan fazlasıyla zarar mı göreceğini hissetti yoksa?

 

      Savcı Bey, gerçekten kaçtı mı, yoksa kaçırıldı mı?

 

        Bu da ikinci soru.

 

        Zekeriya Öz, madem dürüsttü ve hukuk kurallarına göre hareket ettiyse; neden kaçtı? Türkiye’deki hukuka mı, hukuk adamlarına mı güvenmemekte? Hukuk, güvenilmez hale mi getirildi?

 

        Bu da üçüncü soru.

 

        Ey Allah’m sen neylersen güzel eylersin. Kazanan Türkiyem ve Türk demokrasisi olsun. Savcının kaçması; bir utanç, yüz karası ve rezalettir.

 

        “Ne oldum değil, ne olacağım?” demeli insanlar.

 

        Sonuç: “Temiz eller” Savcısı kaçtı. Sanıklar Türkiye’de!?!?

 

Esen kalınız.                                                                            

 

Nazım PEKER