BAŞIMIZA YENİ BİR ÇORAP MI ÖRÜLÜYOR?


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 14 Aral?k 2013
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 15:26
Site: gazete anamur
URL: http://www.gazeteanamur.com/yazar.asp?yaziID=1423


     BAŞIMIZA YENİ BİR ÇORAP MI ÖRÜLÜYOR?

 

Yıllardır bu korku ve endişe ile yaşıyoruz.

 

Bizimle benzer mücadeleleri sürdüren toplumların imrenecekleri bir noktaya geldiğimiz 15 Kasım 1983’ten sonra bile bu korku ve endişelerimiz sürmektedir.

 

Çok açık ve net olarak görülüyor ki bu korku ve endişelerimizin temelinde iki önemli neden vardır:

 

30 yıldır, Türklüğün onuru ve yüz akı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması yolunda en ufak bir adım bile atılmamış, dünyaya, Türklüğün ve Türk iktidarlarının bu konuda güçlü ve dik duruşu sergilenememiştir. Kıbrıs Türk Halkının oyları ile seçilmiş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti iktidarları da bu adımı atma irade ve yürekliliğini sergileyememiştir.

 

Atılamayan adımdan yüreklenen batı emperyalizmi ve Rumlar her gün biraz daha yüreklenip küstahlaşarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığının üzerine üzerine yürümüştür. Ve ne kadar hazindir ki Batı emperyalizminin ve Rumların acentesi durumunda olan aramızdaki işbirlikçilerin de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tasfiye edilmesini öngören Kıbrıs Türklerine karşı sürdürülen düşmanca saldırılara katılmaktadırlar.

 

24 Nisan 2004 Referandumunda Batı emperyalizminin Planı kabul etmesi konusunda Kıbrıs Türklerine karşı uyguladığı baskı, tehdit, propaganda ve şantaj bir gerçektir. Ancak Kıbrıs Türklerinin, adadaki Türk varlığını yok edecek plana %65 oyla ‘evet’ demesinin gerçek nedenin; bir uçak seyahatinde Kıbrıs Türklerine hitaben gerçekleştirilen “Kıbrıs Türkleri ya bu planı kabul eder ya da bedelini öder.” mealindeki tehdit ile Kıbrıs Türklerinin en güvendiği kurum olan Türk Silâhlı Kuvvetlerinin başındaki şahsın açıklamaları olduğu bir başka gerçektir.

 

Bugün diyorlar ki; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin görüşmeci Cumhurbaşkanına baskı ve telkinlerde bulunularak; Rum çıkarlarını gözeten ve Rum tarafının almak istediklerini önceden almak gibi bir hedef içeren ortak açıklama metnini kabul etmesi sağlanacaktır.

 

Kıbrıs Türk Mücadele tarihinin gerçeklerinin bilincinde olan Kıbrıs Türk Halkı, görüşmeci Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na böyle bir baskı ve tehdidin yapılamayacağı görüşündedir. Kıbrıs Türk Halkı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin seçmenlerinin oyları ile seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın da, Kıbrıs Türk Halkının açık iradesine karşı çıkarak, Rum çıkarlarını gözeten ve Rum tarafının almak istediklerini önceden alacağı bir “ortak açıklama metnini” imzalayamayacağına inanmaktadır.

 

45 yıldır BM gözetiminde ve BM parametreleri doğrultusunda görüşmeler sürdürülmektedir. Bu süreçte, Kıbrıs Türklerine uygulanan insanlık ayıbı niteliğindeki ambargo ve izolasyonlara karşın; 45 yıldır BM gözetiminde ve BM parametreleri doğrultusunda gerçekleştirilen görüşmelerde en ufak bir ilerleme bile kaydedilememiştir.

 

Demek oluyor ki BM başarısız olmuştur, çok başarısız olmuştur.

 

Artık ne BM ne de parametreleri kimsenin derdine çare olamaz.

 

BM, 186 nolu kararıyla saldırıya uğrayanın, uluslar arası antlaşmalar ihlal edilerek devletten silâh zoru ile atılanın, bir gecede binlerce devlet çalışanı işsiz ve aşsız bırakılan, dövülen, öldürülen, katliamlara, soykırıma tabi tutulan Kıbrıs Türkleri’nin yanında yer alarak hakkı, hukuku ve adaleti koruyamamıştır. BM Sözleşmesindeki güzel kuralları yerine getirememiştir. Bunun yerine 186 nolu kararı ile olayların sorumlusu ve yükümlüsü olan, döven, öldüren, katliamlar yapan, soykırım uygulayan Rumların yanında yer alarak Rumların zulmüne, katliamlarına, Türk soykırımına ortak olmuş, elini kana bulamıştır. 186 nolu kararından sonra da aldığı her kararla Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığını sonlandırmayı hedeflemiştir.

 

Bugün geldiğimiz noktada, BM sözleşmesi kurallarına göre hareket eden bir dünya örgütü yoktur. Sadece 5 devletin çıkarlarına hizmet eden sömürge yanlısı bir örgüt vardır.

 

“Barışçı görünelim” veya “Barışçı olalım” oyunu artık geçerliliğini yitirmiş Kıbrıs Türk Halkını çaresiz durumlara sürüklemektedir.

 

Kıbrıs Türk Halkı 45 yıldır sürdürülmekte olan görüşme sürecinde zaten barışçı olmuş, önüne konan her öneriye olumlu yaklaşmıştır. Rumlar ise 45 yıldır hep olumsuz olmuş, hep ‘ohi’ demiştir. Bugün de bu tavrını hâlâ sürdürüyor. Ama her nedense dünya ve aramızdaki işbirlikçileri hep Kıbrıs Türklerini anlaşmaz taraf olarak göstermeyi adet haline getirmiştir.

 

BM’nin Kıbrıs Türklerini adadan yok etme planları deşifre olmuş, modası geçmiştir.

 

Şimdi artık tanınma için yola çıkma zamanıdır.

 

Kıbrıs Türk Halkı Türkiye iktidarından, Filistin Arap kardeşlerimiz için tanınma adına dünyada ve BM’de ortaya koyduğu iradeyi, bir an önce Kıbrıs Türkleri için de uygulayacağı inancındadır.

 

Kıbrıs Türkleri devletsiz kalırsa başına geleceklerin bilincincedir.

 

Bu nedenle dışarıdan kim ne derse desin, kim ne baskı yaparsa yapsın; Kıbrıs Türk Halkı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, Kıbrıs Türk Halkının egemenliğini ve Kıbrıs Türklerinin Kendi kaderini tayin hakkını her türlü yolla savunmaya devam edecektir.

 

Parolamız: YA ÖZGÜRLÜK YA ÖLÜM…

 

Kamil ÖZKALOĞLU