BUL KARAYI, AL PARAYI
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 19 May?s 2013
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 03:34
Site: gazete anamur
URL: http://www.gazeteanamur.com/yazar.asp?yaziID=1136
BUL KARAYI, AL PARAYI
Bu
oyunun ilk olarak Kristof Kolom tarafından akıl edilen bir oyun olduğu iddia
edilmektedir. Üç gemiyle yola çıkan Kaptan Kolomb karayı ilk görene yüklü
miktarda para ödülü vaat etmiştir. Hindistan yerine Amerika’ya vardığını
sonradan öğrense de Gözcü Santa Maria parayı almıştır.
Biz
de ise uyanık geçinen ekip saf Anadolu çocuklarını kandırma yolu olarak bu
oyunu başlatmışlardır. 3 Kâğıtla oynanan bu oyunda iskambil kâğıtlarından ikisi
kırmızı bir tanesi karadır. Bahis koyanların gözü önünde karılan kâğıtlardan
kara kâğıdın bulunmasını isteyen uyanıklar, tabi ki hiçbir zaman kara kâğıdı
bulamayacakları bir düzeni hazırlamışlardır. Üçkâğıdı da kırmızı yaparak çok
kişinin canını yakmışlardır.
İnsanların
bu oyunun üçkâğıtçılık olduğunu anlayana kadar soyulmayan saf kalmamıştır. Üçkâğıtla
oynandığından “üçkâğıtçılık” deyimi
oradan kalmıştır.
Uyanık
olanlar ise bunun kolay yolunu şöyle bulmuşlar: Bu değil deyip ilk kırmızı kâğıdı
açtırıyor, bu değil deyip ikinci kırmızı kâğıdı da açtırıyorlar, tabi ki foyası
ortaya çıkmasın diye üçüncü kâğıdı açmaya cesaret edemeyen üçkâğıtçılar bahsi
kaybetmiş oluyorlar.
Bunun
bir değişik versiyonu İstanbul’da tabiri caizse bul boruyu al parayı şeklinde
oynanmıştır. İkisi boş biri dolu ve ses çıkaran boruyu seyirciler önünde
yerleri değiştirilerek sıralanmakta, dolu olan boruyu bulma, bahsi basana
kalmaktadır. Fakat ayarlı borulardan istediğinden ses çıkartan istediğini
susturan uyanıklar hangi boruyu seçseniz dolu boruyu bulamayacağınız bir
düzenekle çok kişiyi soyup soğana çevirmişlerdir.
Yıllarca
bu basit usullerle nice insanlar soyulup soğana çevrilmiş, kaç kişinin canı
yanmıştır tahmin bile edemezsiniz.
Eğer
birinin elinden, önünden bir şeyi almak istiyorsanız dikkatini başka yere
çekmelisiniz. Genellikle şaka yollu yapılan bu aldatma oyunu da günümüz
dünyasının soyma yöntemine çok uygun düşmektedir. Önündeki yumurtayı almak
istediğiniz birine arka tarafında bir yeri işaret ederek “kuşa bak, uçağa bak” diyerek arkasına dönmesini sağlayarak, el
çabukluğuyla tabağındaki yumurtayı götürmüş olursunuz.
Konuyu
biraz daha açık örnekle cambaza bak haline getirelim. Siz cambaza bakarken
soyulup soğana çevriliyorsunuz. Soyulduğunuzu anladığınızda “atı alan Üsküdar’ı geç”miş oluyor.
Daha
ilginç bir örnek olması açısından Batılıların Afrikalıları nasıl uyuttuklarını
anlatan Kenya Kurucu Devlet Başkanı Jamo Kenyata’nın şu sözlerini hatırlayalım:
“Batılılar Afrika’ya geldiklerinde
onların elinde İncil, bizim topraklarımız ve madenlerimiz vardı. Bize
gözlerimizi kapatarak dua etmemizi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda bizim
elimizde İncil, onların ellerinde topraklarımız ve madenlerimiz vardı.”
Sömürülme
ve dolandırılma genellikle sorgulama ihtiyacı duymadan, bir başka deyişle “körü, körüne” inanmaktan
kaynaklanmaktadır. İnsanın akıl etme, muhasebe, muhakeme etme, sorgulama,
endişe etme gibi duyuları vardır. İşte bu melekeler insanda boş yere var
edilmemiştir. Allah aklı olmayanı sorumlu tutmamıştır. Sorumlu olmak için
akıllı olmak şarttır. Düşünemeyen, geleceği ön göremeyen, geçmişten ders
almayan toplumlar köle olmaya, sömürülmeye mahkûm olurlar.
Günümüzde
de batılıların gerek İslam’a, gerekse Türk milletine bakış açıları hiçbir zaman
değişmemiştir. Onların emelleri kendilerinden olmayan milletleri iliklerine
kadar sömürerek köleleştirmektir. Tuzak kurucular tuzaklarını değiştirip aynı
oyunları değişik şekilde oynamaya devam etmektedirler.
Allah
(cc) Bakara suresi 120. Ayette söyle buyurmaktadır. “Dinlerine uymadıkça Yahudilerde Hıristiyanlarda
asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur.
Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki Allah’tan
sana ne bir dost nede bir yardımcı vardır.”
Bu
ayetin ışığında Allah Müslümanları uyarıyor. Eğer sen onların işine gelen, menfaatine
uyan şeyleri yapmazsan senden razı olmazlar.
Şimdi
içinde bulunduğumuz duruma bakıyorum da Okyanus ötesinden, yakın Hıristiyan ve
Yahudi komşularımızın Türkiye’de çok iyi şeylerin oluyor olduğunu söylüyor
olması, bana hep o üçkâğıtçıları ve borucuları hatırlatıyor. Cambaza bak, kuşa
bak diyorlar bizler salağız ya…
AB
Bakanı Sayın Eğemen Bağışın şu açıklaması oldukça anlamlı değil mi? AB Bakanı
Bağış, Başbakan Erdoğan’ın Washingtona yapacağı ziyaret ile ilgili, “Ben ilk defa Amerikan tarafını bir
ziyaretle ilgili bu kadar heyecanlı gördüm.” dedi. (1)
Bu
haberin genişletilmiş şeklinde 30 yıldır Türkiye ABD ilişkilerini takip
ettiğini söylüyor sayın Bağış. Obama’nın neden bu kadar heyecanlanmış olacağına
anlam yükleyemediğim gibi, obama İsrail’e geldi Türkiye’den özür diledi, Irak’a
gitti ilişkilerimizin normalleşmesi mesajı geldi, Dünkü haberlerde İsrail’in
Suriye’yi vurduğu vardı. (2)
Toplumsal
zafiyetimiz bizim gibi düşünüp, bizim gibi yaşadığını iddia edenlerin gerçek
yüzlerinin nereye dönük, kıblelerinin nere olduğunu araştırma ihtiyacı duymuyor
olmamızdır.
En
yakınınızda dostunuz olarak gördüklerinizin bile başınıza gelen musibetten
dolayı birazcık sevinç duyabileceğini, ben dememiş miydim der olduğunu
aklımızdan çıkarmayalım.
Körü
körüne, inadına itaat insanı şirke götürür. Bilhassa Müslümanların çok uyanık
ve sadece Allah’a teslim olmaları gerekmez mi?
Emirleri
Allah’tan alanlarla, Allah dışında otorite kabul ettiklerinden alanları ayırt
ettiğimiz zaman kurtuluşa ermiş olacağız. Çağımızın süper güçlerinden Allah’a
sığınmamız gerekmez mi?
Allah’a
sığınmayı tercih edenler mutlaka muzaffer olacaklardır. Firavun’un da geçici
gücü, üstünlüğü vardı. Kulu Musa’ya mağlup ettirdi. Çağımızın firavunlarından
Allah’a sığınıyorum. Allah İslam’ın son ordusu Türk Milletine yardım etsin.
Mustafa YILDIZ
______________________________________
Not: (1)
Anadolo Ajansı 27 Nidan 2013 07 46
(2) 05
05 2013 tarihli haber bültenleri.